#smrgKİTABEVİ Hayvan ve Şaman: Orta Asyanın Antik Dinleri -
Hayvan ve Şaman antik İç Avrasya kavimlerinin inançlarının karşılaştırmalı bir incelemesini sunuyor. İskitlerden Mançulara Türklerden Finlere kadar günümüzün bazı uluslarının kültürel çekirdeğini oluşturan çok sayıda kavmin ortak dinsel mirasını iki bin yıldan daha uzun bir zaman aralığına yayılmış metinlerde anlatılan mitler ritüeller efsaneler aracılığıyla ortaya koyuyor.
Julian Baldick Türk Moğol ve Tunguz tipleriyle üç ana çizgiye ayırdığı bu ortak mirasın çağımıza kadar erişen boyutlarını inanç ve ritüellerin sürekliliğinin yanında Avrasyanın kalan bölümünde olduğu kadar Avrupada da edebi öykü ve motiflere sızan ve orada melezlikler oluşturan etkilerle açıklıyor. Bu büyük etkileşimin merkezinde ise bazen travesti bir şifacıya bazen modern bir sahne sanatçısına bazen de bir ordu komutanına benzeyen şamanın ruhsal yolculukları yer alıyor.
Hayatı boyunca şaman ‘kuş oluş ‘balık oluş ‘hayvan oluş yanında İskitlerdeki kadınlaşmış kahinlerde XIII. yüzyıldaki eşcinsel Moğol şamanlarında ve XX. yüzyıldaki travesti Türkmen şamanlarında olduğu gibi ‘kadın oluşa da girişebilir. Sonuçta çok gelişmiş bir şaman etkinliği olduğu apaçık olan icrasında Tunguz şamanı nöbet tutan ruhlardan oluşan bir set yaratır Deleuze ve Guattarinin dikkat çektiği gibi ‘hayvan oluş ve ‘kadın oluş olguları ‘algılanamaz oluşa doğru bir eğilimdir. Şaman topluluğunu korumak için doğanın her koşulunda kendini kamufle eder ve görünmez olarak ruhlar biçimine girerek başkalarına saldırmak için harekete geçer. Dolayısıyla şaman Moğollarda da gördüğümüz gibi askeri sırlara sahip bir savaşçıdır.
Hayvan ve Şaman antik İç Avrasya kavimlerinin inançlarının karşılaştırmalı bir incelemesini sunuyor. İskitlerden Mançulara Türklerden Finlere kadar günümüzün bazı uluslarının kültürel çekirdeğini oluşturan çok sayıda kavmin ortak dinsel mirasını iki bin yıldan daha uzun bir zaman aralığına yayılmış metinlerde anlatılan mitler ritüeller efsaneler aracılığıyla ortaya koyuyor.
Julian Baldick Türk Moğol ve Tunguz tipleriyle üç ana çizgiye ayırdığı bu ortak mirasın çağımıza kadar erişen boyutlarını inanç ve ritüellerin sürekliliğinin yanında Avrasyanın kalan bölümünde olduğu kadar Avrupada da edebi öykü ve motiflere sızan ve orada melezlikler oluşturan etkilerle açıklıyor. Bu büyük etkileşimin merkezinde ise bazen travesti bir şifacıya bazen modern bir sahne sanatçısına bazen de bir ordu komutanına benzeyen şamanın ruhsal yolculukları yer alıyor.
Hayatı boyunca şaman ‘kuş oluş ‘balık oluş ‘hayvan oluş yanında İskitlerdeki kadınlaşmış kahinlerde XIII. yüzyıldaki eşcinsel Moğol şamanlarında ve XX. yüzyıldaki travesti Türkmen şamanlarında olduğu gibi ‘kadın oluşa da girişebilir. Sonuçta çok gelişmiş bir şaman etkinliği olduğu apaçık olan icrasında Tunguz şamanı nöbet tutan ruhlardan oluşan bir set yaratır Deleuze ve Guattarinin dikkat çektiği gibi ‘hayvan oluş ve ‘kadın oluş olguları ‘algılanamaz oluşa doğru bir eğilimdir. Şaman topluluğunu korumak için doğanın her koşulunda kendini kamufle eder ve görünmez olarak ruhlar biçimine girerek başkalarına saldırmak için harekete geçer. Dolayısıyla şaman Moğollarda da gördüğümüz gibi askeri sırlara sahip bir savaşçıdır.