Mevcut paradigmayı yıkan öyküler. İki artı bir eşittir dört, diyor mesela. Asıl gerçekliğin görünende değil de, görünmeyende olduğunu imleyen öyküler. Görmek keşfetmektir, diyor keşif kalbine yönelmekle olur. Orada çileden örülmüş tam yedi zincir vardır. Herbirini kırman için onun kadar, onu yeniden onarana kadar çile çekmen lazım. (...)
Zaman zaman postmodern, zaman zaman sembolik, zaman zaman da bilimkurgu ögelerinin kullanıldığı öykülerle Ahmet Sait Akçay, Türk öykü dilinin imkanlarını çoğaltmıştır. (Arka Kapaktan)
Mevcut paradigmayı yıkan öyküler. İki artı bir eşittir dört, diyor mesela. Asıl gerçekliğin görünende değil de, görünmeyende olduğunu imleyen öyküler. Görmek keşfetmektir, diyor keşif kalbine yönelmekle olur. Orada çileden örülmüş tam yedi zincir vardır. Herbirini kırman için onun kadar, onu yeniden onarana kadar çile çekmen lazım. (...)
Zaman zaman postmodern, zaman zaman sembolik, zaman zaman da bilimkurgu ögelerinin kullanıldığı öykülerle Ahmet Sait Akçay, Türk öykü dilinin imkanlarını çoğaltmıştır. (Arka Kapaktan)