Çokuluslu şirket, modern kapitalizmin ilanihaye egemen örgütsel biçimi haline gelmiştir. Piyasanın cisimleştiği şirket, sanayi devriminin başlangıcından beri ölçek bakımından atölyeden fabrikaya, fabrikadan ulusal şirkete, ulusal şirketten çok bölümlü şirkete ve şimdi çok bölümlü şirketten çokuluslu şirkete/uluslararası sermayeye doğru büyümüştür.
Çokuluslu şirket, işçiler, müşteriler, tedarikçiler, danışmanlar, komisyoncular, müşavirler gibi çok sayıda insanı örgütleyen toplumsal ve siyasal (iktidar) bir yapıdır. Ulusal firmalar, ulusal piyasa yönünden düşünürler; çokuluslu şirket ise bütün dünyayı kendi piyasası olarak görür ve imalat ile pazarlamayı küresel ölçekte planlar.
Yasal anlamda çokuluslu şirket, egemen bir devlet tarafından verilen haklar çerçevesinde faaliyet gösteren bir kişidir, bir milliyeti, ulusal bir aidiyeti vardır. Vergilerinin çoğunu vatandaş olarak hukukuna tâbi olduğu devlete verir. Çokuluslu şirketin başka ülkelerdeki çıkarları, vatandaşı olduğu ulus-devletin uluslararası hakları/ekonomik ve ekonomi dışı aygıtları tarafından korunur.
Teoride şirket, yabancı bir devletin egemenliği altında faaliyette bulunan bir kişidir. Pratikte ise çok sayıda ulusal hükümetin fiilî iktidarı, çokuluslu şirket nezdinde egemen bir devletten çok bir kent yönetimi iktidarından ibarettir.
Hymer öncülük ettiği çokuluslu şirket teorisinde, firmanın kendisinin genişlemesi, uluslararası işbölümü, sınıflara ilişkin bir dünya hiyerarşisinin yaratılması, uluslararası kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki çatışma, üretimin uluslararasılaşması süreçlerini göstermiştir.
Çokuluslu şirket, modern kapitalizmin ilanihaye egemen örgütsel biçimi haline gelmiştir. Piyasanın cisimleştiği şirket, sanayi devriminin başlangıcından beri ölçek bakımından atölyeden fabrikaya, fabrikadan ulusal şirkete, ulusal şirketten çok bölümlü şirkete ve şimdi çok bölümlü şirketten çokuluslu şirkete/uluslararası sermayeye doğru büyümüştür.
Çokuluslu şirket, işçiler, müşteriler, tedarikçiler, danışmanlar, komisyoncular, müşavirler gibi çok sayıda insanı örgütleyen toplumsal ve siyasal (iktidar) bir yapıdır. Ulusal firmalar, ulusal piyasa yönünden düşünürler; çokuluslu şirket ise bütün dünyayı kendi piyasası olarak görür ve imalat ile pazarlamayı küresel ölçekte planlar.
Yasal anlamda çokuluslu şirket, egemen bir devlet tarafından verilen haklar çerçevesinde faaliyet gösteren bir kişidir, bir milliyeti, ulusal bir aidiyeti vardır. Vergilerinin çoğunu vatandaş olarak hukukuna tâbi olduğu devlete verir. Çokuluslu şirketin başka ülkelerdeki çıkarları, vatandaşı olduğu ulus-devletin uluslararası hakları/ekonomik ve ekonomi dışı aygıtları tarafından korunur.
Teoride şirket, yabancı bir devletin egemenliği altında faaliyette bulunan bir kişidir. Pratikte ise çok sayıda ulusal hükümetin fiilî iktidarı, çokuluslu şirket nezdinde egemen bir devletten çok bir kent yönetimi iktidarından ibarettir.
Hymer öncülük ettiği çokuluslu şirket teorisinde, firmanın kendisinin genişlemesi, uluslararası işbölümü, sınıflara ilişkin bir dünya hiyerarşisinin yaratılması, uluslararası kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki çatışma, üretimin uluslararasılaşması süreçlerini göstermiştir.