Buck-Morss bu kitabında da "tarihin enkazından" özgürleştirici unsurlar çekip çıkarmaya devam ediyor. "Dünya tarihinde belirleyici bir uğrak" olduğu halde ısrarla unutulmuş olan Haiti devrimi ile Hegel'in ünlü efendi-köle diyalektiği kavrayışı arasındaki bağların izini sürüyor ve tarihsel tahayyülün ufkunu genişletiyor. Kitabın ilk kısmını oluşturan ve "bir polisiye gibi yazılmış" olan "Hegel ve Haiti" yazısı, makale olarak yayımlandığı 2000 yılından itibaren sayısız tartışmaya ve ihtilafa konu oldu. Çeşitli disiplinlerden alınan tarihsel fragmanlardan inşa edilen ve getirilen eleştirilere de kısmen cevap veren "Evrensel Tarih" makalesi ise Avrupa Aydınlanmasının tarihsel özgürlük projesi üzerindeki tekelini reddeden evrensel sıfatına layık başka bir tarihin imkânlarını araştırıyor. Buck-Morss kitabı vareden düşüncesi için şöyle diyor:
"Akademik felsefenin tarihi, Batı düşüncesinin koloni deneyimini kendisi hakkında anlattığı hikâyelerden nasıl dışlamış olduğunun bir örneğidir. Bir felsefe profesörü bana açık açık şöyle demişti: 'Hegel bunları Haiti'yi düşünerek yazmış olsa bile, bu benim Hegel'i öğretme tarzımı değiştirmezdi' – belli bir bakış açısından elbette gayet yerinde ve kayda değer bir laf bu; ama söz konusu bağlacı, yani "ve"yi, Hegel'i Haiti olmadan düşünemeyeceğimizi ileri sürecek kadar vurgulayarak altını oymayı umduğum bakış açısı tam da buydu.