Neden hâlâ bu kalemle cebelleşiyorum? Sanki parmaklarıma yapıştı. Atamıyorum. Yaşamın kıyıları benden uzaklaşıyor. Penceremdeki aralıkta, gökyüzü bu gece kızıla kesecek. Çatılar ve minare gün batımında yumuşacık parlayacak ve hayvanların ve insanların gürültüleri ve belki de müzik bana, bir kez daha kapılar açılmadan -ah, elbete sevgili iksirimi aldıktan sonra- ve bir erkek omurgası sularımı kabartıp beni çılgınlığa yuvarlamadan önce ulaşacak.
Bu, bir cins meydan okumadır. Okuyucunun, günbatımında minareler ve müzik eşliğinde uyuşmasına izin verilmez; haşhaş ateşi ve isimsiz seks pusudadır... ve Helen, kendini sürükleyen ateşi sürüklemeye hazırdır. -Edwin Morgan
Neden hâlâ bu kalemle cebelleşiyorum? Sanki parmaklarıma yapıştı. Atamıyorum. Yaşamın kıyıları benden uzaklaşıyor. Penceremdeki aralıkta, gökyüzü bu gece kızıla kesecek. Çatılar ve minare gün batımında yumuşacık parlayacak ve hayvanların ve insanların gürültüleri ve belki de müzik bana, bir kez daha kapılar açılmadan -ah, elbete sevgili iksirimi aldıktan sonra- ve bir erkek omurgası sularımı kabartıp beni çılgınlığa yuvarlamadan önce ulaşacak.
Bu, bir cins meydan okumadır. Okuyucunun, günbatımında minareler ve müzik eşliğinde uyuşmasına izin verilmez; haşhaş ateşi ve isimsiz seks pusudadır... ve Helen, kendini sürükleyen ateşi sürüklemeye hazırdır. -Edwin Morgan