#smrgSAHAF Her Şey Dahil Türkiye -

Stok Kodu:
1199067433
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
381 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199067433
453358
Her Şey Dahil Türkiye -
Her Şey Dahil Türkiye - #smrgSAHAF
0.00
Herşey Dahil Türkiye adlı kitabı okurken, aklıma çok şeyler geldi. Ben de tıpkı Ali Sefünç gibi tükenmek bilmeyen umutlu ve mutlu çocukluğuma, çocukluğumdaki masum görünen anılara, uçsuz bucaksız yaz günlerine döndüm. Her şey ne kadar masum görünüyordu. Çocukluğumuzun İstanbul'unda insanlar otobüste, vapurda, parklarda birbirlerine meyve ağaçlarından, bahçelerindeki kiraz ağaçlarının meyve verip vermediğinden, balkonlarındaki akşamsefalarından, güllerinin renginden, hünkarbeğendinin nasıl yapılacağından bahsederlerdi... Ve ekonomi insanların hayatında yok gibi bir şeydi o yıllar.

Şimdi çocukluğumun İstanbul'u yok. Bambaşka bir İstanbul'da yaşıyorum. Ve bu doğduğum ve büyüdüğüm şehirde kendimi çok yabancı hissediyorum...

Hünkarbeğendinin nasıl yapılacağından, bahçedeki kiraz ağaçlarından, balkonlarındaki akşamsefalarından bahseden insanlar, şimdi her yerde, vapurlarda, otobüslerde, trenlerde, deniz kıyılarında, parklarda sadece ekonomi konuşuyorlar... Doların yükselip yükselmediğinden, Euro'nun gerçek fiyatından, arsa fiyatlarından, borsanın iniş çıkışından söz ediyorlar durup dinlenmeden. Ve herkes yakınıyor. Neden yakınıyorlar... Diyaloglar şöyle: Ya ben Ahmet'e şu kadar borç verdim, geri alamadım... Osman'ın çeki karşılıksız çıktı... Süleyman'dan paranı alabildin mi? Alamadım, alçak kaçıyor, telefonlarıma cevap vermiyor. Ve şöyle bir sonuçla karşı karşıya kalıyorsunuz. Sanki ülkenin yarısı öbür yarısına borç para vermiş, geri alamamış gibi.

Nerede o İstanbul'un ekonomiden asla bahsetmeyen, para konuşmaktan utanan insanları. Burada müthiş bir değişim var. Evet, yıllarca, Ali Sefünç'ün kitabında yazdığı gibi yanılsamalarla yaşatıldık, gerçeklerden hep uzakta bırakıldık ve böyle yaşamaya alıştırıldık. Dahası birdenbire bize hayatın akışı, ekonominin gelişimi, acımasız gerçeklerle karşı karşıya bırakınca, bir baktık ki ülkenin yarısı öteki yarısına borç para vermiş ve geri .alamıyor. Ve biz Türkiyeliler aslında hayatı hep mitIerle mitoslarla açıklamaya çalışıyoruz. -Cezmi Ersöz (Önsözden)

Herşey Dahil Türkiye adlı kitabı okurken, aklıma çok şeyler geldi. Ben de tıpkı Ali Sefünç gibi tükenmek bilmeyen umutlu ve mutlu çocukluğuma, çocukluğumdaki masum görünen anılara, uçsuz bucaksız yaz günlerine döndüm. Her şey ne kadar masum görünüyordu. Çocukluğumuzun İstanbul'unda insanlar otobüste, vapurda, parklarda birbirlerine meyve ağaçlarından, bahçelerindeki kiraz ağaçlarının meyve verip vermediğinden, balkonlarındaki akşamsefalarından, güllerinin renginden, hünkarbeğendinin nasıl yapılacağından bahsederlerdi... Ve ekonomi insanların hayatında yok gibi bir şeydi o yıllar.

Şimdi çocukluğumun İstanbul'u yok. Bambaşka bir İstanbul'da yaşıyorum. Ve bu doğduğum ve büyüdüğüm şehirde kendimi çok yabancı hissediyorum...

Hünkarbeğendinin nasıl yapılacağından, bahçedeki kiraz ağaçlarından, balkonlarındaki akşamsefalarından bahseden insanlar, şimdi her yerde, vapurlarda, otobüslerde, trenlerde, deniz kıyılarında, parklarda sadece ekonomi konuşuyorlar... Doların yükselip yükselmediğinden, Euro'nun gerçek fiyatından, arsa fiyatlarından, borsanın iniş çıkışından söz ediyorlar durup dinlenmeden. Ve herkes yakınıyor. Neden yakınıyorlar... Diyaloglar şöyle: Ya ben Ahmet'e şu kadar borç verdim, geri alamadım... Osman'ın çeki karşılıksız çıktı... Süleyman'dan paranı alabildin mi? Alamadım, alçak kaçıyor, telefonlarıma cevap vermiyor. Ve şöyle bir sonuçla karşı karşıya kalıyorsunuz. Sanki ülkenin yarısı öbür yarısına borç para vermiş, geri alamamış gibi.

Nerede o İstanbul'un ekonomiden asla bahsetmeyen, para konuşmaktan utanan insanları. Burada müthiş bir değişim var. Evet, yıllarca, Ali Sefünç'ün kitabında yazdığı gibi yanılsamalarla yaşatıldık, gerçeklerden hep uzakta bırakıldık ve böyle yaşamaya alıştırıldık. Dahası birdenbire bize hayatın akışı, ekonominin gelişimi, acımasız gerçeklerle karşı karşıya bırakınca, bir baktık ki ülkenin yarısı öteki yarısına borç para vermiş ve geri .alamıyor. Ve biz Türkiyeliler aslında hayatı hep mitIerle mitoslarla açıklamaya çalışıyoruz. -Cezmi Ersöz (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat