Aslında toplumda “engelli” kişi yoktur, “engellenmiş” kişi vardır. Engellenmiş kişi de, toplumun genelinden farklı özellikler taşıdığı için tasarımlarda gözardı edilen kişidir. Sözgelimi, bina girişine konulmuş basamak, yaya güzergahı üzerinde çukur, kaldırıma taşmış merdiven, açıkta bırakılmış tesisat vb.'nin bulunması toplumda bazı bireylerin o binaya girememesine veya o yaya güzergahında ilerleyememesine neden olmaktadır. Bu da kişinin bilinen engelli tanımına girmese bile yani kör, sağır veya tekerlekli sandalye kullanıcısı olmasa bile kendini “engelli” hissetmesine ve topluma ayak uyduramamasına neden olmaktadır.
Bu kitap, özellikle iç ve dış mekanların tasarımında söz sahibi olan mimar, kent plancısı, iç mimar ve peyzaj mimarları ile bu meslek gruplarını eğiten akademisyenleri hedef almaktadır. Yaşadığımız çevrelerin oluşturduğu engeller nedeniyle toplumla bütünleşemeyen bireylere çözüm üretebilmek bugün gelişmiş ülkelerin gündeminde olan önemli bir hizmettir. Bunu gerçekleştirebilmek için de herkes için tasarım bir araç olmaktadır.
Ülkemizde, hem genel olarak toplumda hem de tasarımcılar arasında herkes için tasarım konusunda bilincin eksikliği, konunun yeterince bilinmiyor olması da uygulamaların aksamasına veya hiç gerçekleşememesine neden olmaktadır. Bu yüzden kitabın amaçlarından biri de tasarımla uğraşan profesyoneller ve konuya ilgi duyanlar arasında bu bilincin ve farkındalığın oluşturulmasıdır.
Herkesin özgürce ve hiçbir tasarım nedeniyle engellenmeden yaşam alanlarını ve endüstri ürünlerini kullanabilmesi dileğiyle…
Aslında toplumda “engelli” kişi yoktur, “engellenmiş” kişi vardır. Engellenmiş kişi de, toplumun genelinden farklı özellikler taşıdığı için tasarımlarda gözardı edilen kişidir. Sözgelimi, bina girişine konulmuş basamak, yaya güzergahı üzerinde çukur, kaldırıma taşmış merdiven, açıkta bırakılmış tesisat vb.'nin bulunması toplumda bazı bireylerin o binaya girememesine veya o yaya güzergahında ilerleyememesine neden olmaktadır. Bu da kişinin bilinen engelli tanımına girmese bile yani kör, sağır veya tekerlekli sandalye kullanıcısı olmasa bile kendini “engelli” hissetmesine ve topluma ayak uyduramamasına neden olmaktadır.
Bu kitap, özellikle iç ve dış mekanların tasarımında söz sahibi olan mimar, kent plancısı, iç mimar ve peyzaj mimarları ile bu meslek gruplarını eğiten akademisyenleri hedef almaktadır. Yaşadığımız çevrelerin oluşturduğu engeller nedeniyle toplumla bütünleşemeyen bireylere çözüm üretebilmek bugün gelişmiş ülkelerin gündeminde olan önemli bir hizmettir. Bunu gerçekleştirebilmek için de herkes için tasarım bir araç olmaktadır.
Ülkemizde, hem genel olarak toplumda hem de tasarımcılar arasında herkes için tasarım konusunda bilincin eksikliği, konunun yeterince bilinmiyor olması da uygulamaların aksamasına veya hiç gerçekleşememesine neden olmaktadır. Bu yüzden kitabın amaçlarından biri de tasarımla uğraşan profesyoneller ve konuya ilgi duyanlar arasında bu bilincin ve farkındalığın oluşturulmasıdır.
Herkesin özgürce ve hiçbir tasarım nedeniyle engellenmeden yaşam alanlarını ve endüstri ürünlerini kullanabilmesi dileğiyle…