#smrgKİTABEVİ Hint Felsefesinin Temelleri - 2022
Rigveda'dan başlayarak Vedalarda, daha sonra Upanishadlar'da ve diğer bağımsız düşünce sistemlerinde, felsefe ve teoloji, mitoloji ve metafizik arasında net ayırımlar yapmak mümkün değildir. Hintli buna gerek bile duymamıştır. Çünkü zaman ve koşullar değişse de sanki aynı kalanın kesin bilgisine sahip gibidirler. En eski zamanlardaki kurban bilgisi ve ilahileriyle, Upanishadlar döneminin daha karmaşık toplumlarına ait içinden çıkılmaz, güncel, ontolojik ve metafizik problemlerine aynı derinlikte ve ustalıkta yaklaşabilme becerisini gösterirler. Bu haliyle dünyanın en eski felsefesini ortaya koyduğu da söylenebilir ki neredeyse bütün Uzak Doğu ve çevresi, buradan neşet eden manevi ve düşünsel zenginliklerle felsefi ve dinsel yönelimlerini önemli ölçüde belirlemişlerdir. Gene özellikle Schopenhauer'dan başlayarak Batı düşüncesinin gözü de artık Hint felsefesi üzerindedir.
Hint felsefesinde en temel metafizik ve ontolojik konuların ele alınma biçimleri birörnek değildir; bu yüzden birbirleriyle ters düşen ve ciddi anlamda mücadele eden çok çeşitli düşünce ekolleri ve sistemleri ortaya çıkmıştır. Ve belki düşünce tarihi açısından eşsiz olan da, bu süreçte Hint felsefesinin kavramları bu mücadeleler içinde yetkinliğine kavuşurken, aynı zamanda insanlığın ilksel tecrübelerinin canlı birer tanıkları olan mitolojinin ve mitolojik kavramsallaştırmaların bu düşüncenin özünü belirliyor oluşudur. Böylece âdeta insanlık tarihinin kesintisiz sürdüğü bir zenginliği içinde barındırıyor Hint felsefesi.
Rigveda'dan başlayarak Vedalarda, daha sonra Upanishadlar'da ve diğer bağımsız düşünce sistemlerinde, felsefe ve teoloji, mitoloji ve metafizik arasında net ayırımlar yapmak mümkün değildir. Hintli buna gerek bile duymamıştır. Çünkü zaman ve koşullar değişse de sanki aynı kalanın kesin bilgisine sahip gibidirler. En eski zamanlardaki kurban bilgisi ve ilahileriyle, Upanishadlar döneminin daha karmaşık toplumlarına ait içinden çıkılmaz, güncel, ontolojik ve metafizik problemlerine aynı derinlikte ve ustalıkta yaklaşabilme becerisini gösterirler. Bu haliyle dünyanın en eski felsefesini ortaya koyduğu da söylenebilir ki neredeyse bütün Uzak Doğu ve çevresi, buradan neşet eden manevi ve düşünsel zenginliklerle felsefi ve dinsel yönelimlerini önemli ölçüde belirlemişlerdir. Gene özellikle Schopenhauer'dan başlayarak Batı düşüncesinin gözü de artık Hint felsefesi üzerindedir.
Hint felsefesinde en temel metafizik ve ontolojik konuların ele alınma biçimleri birörnek değildir; bu yüzden birbirleriyle ters düşen ve ciddi anlamda mücadele eden çok çeşitli düşünce ekolleri ve sistemleri ortaya çıkmıştır. Ve belki düşünce tarihi açısından eşsiz olan da, bu süreçte Hint felsefesinin kavramları bu mücadeleler içinde yetkinliğine kavuşurken, aynı zamanda insanlığın ilksel tecrübelerinin canlı birer tanıkları olan mitolojinin ve mitolojik kavramsallaştırmaların bu düşüncenin özünü belirliyor oluşudur. Böylece âdeta insanlık tarihinin kesintisiz sürdüğü bir zenginliği içinde barındırıyor Hint felsefesi.