#smrgKİTABEVİ Hıristiyanlıktaki Ateizm - 2013
Bütün bunlar Ernst Bloch'un ömür boyu uğraştığı insan varoluşunun artılarını; bütün akla uygun açıklamaların tükendiği yerde karşımıza çıkan o fazlalarını anlama çabasının sorularındadır. Ezilen, baskı altında yaşayan mahlukun iniltisinin neye benzediğini ve bu iniltinin içinde sadece umutsuzluğun değil özgürlüğün de yüksek bir çığlığının bulunup bulunmadığını anlamak ister Bloch.
Bloch, bu çığlığı sadece maddi baskının bir sonucu olarak görmeyip, bizatihi modernitenin şartlarının beraberinde getirdiği bir tür metafizik kaybının da ifadesi olduğunu düşünür. Buna eşlik eden bas bir ses gibi, bir umut metafiziği çıkarır karşımıza, o vaat edilmiş ülkeye olan arzumuzun sürüklediği bir "yön sabitesi". Özgürlükler âlemi henüz tamamlanmamış maddi bir şeydir; tarihsel diyalektik materyalizmin o gecikmiş kusursuzluğu, birbirinden alabildiğine uzaklaştırılmış alanları buluşturacaktır: gelecek ile doğayı, beklenti ile maddeyi (tözü).
Bloch'un yeryüzündeki cenneti, programatik olmaktan çok süreçsel bir ütopyadır. Marksizmin bu bağlamda bir distopya olmayıp sahici, somut olarak dolayımlaştırılmış ve süreç olarak ucu açık bir ütopya olduğunu belirtir. Bloch cennete bu dünyada sahip olmaya yönelik apaçık metafiziksel soruları, evrensele yönelik dini kararlarda ve açıklamalarda doğru, hakiki bir dünyevi mesajın bozulmuş, çarpıtılmış halini gören bir Marksist ve ateist pozisyonundan ortaya atar.
Bütün bunlar Ernst Bloch'un ömür boyu uğraştığı insan varoluşunun artılarını; bütün akla uygun açıklamaların tükendiği yerde karşımıza çıkan o fazlalarını anlama çabasının sorularındadır. Ezilen, baskı altında yaşayan mahlukun iniltisinin neye benzediğini ve bu iniltinin içinde sadece umutsuzluğun değil özgürlüğün de yüksek bir çığlığının bulunup bulunmadığını anlamak ister Bloch.
Bloch, bu çığlığı sadece maddi baskının bir sonucu olarak görmeyip, bizatihi modernitenin şartlarının beraberinde getirdiği bir tür metafizik kaybının da ifadesi olduğunu düşünür. Buna eşlik eden bas bir ses gibi, bir umut metafiziği çıkarır karşımıza, o vaat edilmiş ülkeye olan arzumuzun sürüklediği bir "yön sabitesi". Özgürlükler âlemi henüz tamamlanmamış maddi bir şeydir; tarihsel diyalektik materyalizmin o gecikmiş kusursuzluğu, birbirinden alabildiğine uzaklaştırılmış alanları buluşturacaktır: gelecek ile doğayı, beklenti ile maddeyi (tözü).
Bloch'un yeryüzündeki cenneti, programatik olmaktan çok süreçsel bir ütopyadır. Marksizmin bu bağlamda bir distopya olmayıp sahici, somut olarak dolayımlaştırılmış ve süreç olarak ucu açık bir ütopya olduğunu belirtir. Bloch cennete bu dünyada sahip olmaya yönelik apaçık metafiziksel soruları, evrensele yönelik dini kararlarda ve açıklamalarda doğru, hakiki bir dünyevi mesajın bozulmuş, çarpıtılmış halini gören bir Marksist ve ateist pozisyonundan ortaya atar.