Ölü veya yaşayan dil öğrenme hususunda bezeri az görülen sorunlu, beceriksiz, özürlü ve çileli bir ülkede yaşıyoruz. Bir zamanların eşsiz dil müzesi Anadolu halkının bugün yabancu dilleri en zor ve ateş pahasında öğrenmesi ve sürekli sınıfta kalması büyük bir pedagojik ayıptır! Bazı savların aksine insanları haksız yere toptan yeteneksiz ilan etmek mümkün olmadığına göre özür Snelman'ın mantığıyla öğretmesini beceremeyenlerdedir. Ülkede şöyle bir dolaşın, müze, dağ, bayır, çeşme bahçe, mezarlık, kafe ve hatta ahırlarda bile eski dillerin belgelerini görürsünüz. İnsanlar bir zamanlar o güzelim dillerin hepsini de harıl harıl konuşuyor, dertlerini masllarını, efsanelerini, tarihlerini, edebiyatlarını ve diğer duygularını anlatıyorlardı. Dünyada az sekiz dilin aynı anda konuşulması ve yazılması bir Tevrat uydurması Babil Kulesi safsatası değil gerçeğin ta kendisidir. Nasıl oldu da dil cahili olduk çıktık!
Hititçe toplam dört bin yıllık Anadolu tarihinin yaklaşık bin yılına idare ve edebiyat dililiği yapmıştır. Çözüleli bir asırdan fazla zaman geçmiştir; insanların bu derece önemli bir mirasla direk tanıştıracak deskriptif bir dilbilgisinin yazılmamış olması, ülkede dillere karşı takınılan kayıtsız tavrın ibret berici bir göstergesidir. Burada ilk kez sunduğum Hititçe dilbilgisinin gecikmeli de olsa bu acil gereksinimi karşılayacağını umarım.