#smrgKİTABEVİ Homo Ludens: Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Kayhan Matbaacılık
Dizi Adı:
İnceleme Dizisi 214
ISBN-10:
9755390994
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Stok Kodu:
1199114858
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
272
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2013
Çeviren:
Mehmet Ali Kılıçbay
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Homo Ludens A Study of the Play Element in Culture
indirimli
140,00
Havale/EFT ile: 135,80
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199114858
500595
Homo Ludens: Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme -
Homo Ludens: Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme - #smrgKİTABEVİ
140.00
Biz insanların Homo Sapiens nitelemesini hak edecek kadar akıllı olmadığımız anlaşıldı... Birçok hayvanın da alet yapabildiği, dolayısıyla insana Homo Faber demenin de anlamsız olduğu görüldü... Peki biz kimiz? İnsana özgü üçüncü bir özellik olarak Homo Ludens'i, oyun oynayan insanı bu nitelemeler arasına katamaz mıyız?

Johan Huizinga, Homo Ludens adlı bu temel eserinde yeryüzünde insana ait her şeyin başlangıcının oyun olduğunu gösteriyor. Önce oyun vardı!

Oyun kurgusal olduğu bilinen ve gündelik hayatın dışında yer alan, bununla birlikte oyuncuyu da tamamen içine çeken, gönüllü, özgür bir eylemdir. Sınırları özellikle belirlenmiş zaman ve mekân içinde gerçekleşen, her türlü maddi çıkardan ve yarardan uzak bu eylem, verili kurallara göre, belli bir düzen içinde yerine getirilir. Oyuncu ve kimi zaman da seyirci kendinden geçer, coşar... Bu şekilde tanımlanan oyun, tarih boyunca, hayatın her alanında kültürün temel öğesi olarak varlığını sürdürmüştür.

Huizinga, kolektif hayatın bütün önemli biçimlerinin -ibadet, şiir, müzik, dans, bilgelik, bilim, hukuk, mücadele ve savaş- ortaya çıkışında oyunun son derece etkin bir rol oynadığını, Doğu ve Batı dünyasına ilişkin zengin tarihsel bilgi ve belgelere dayanarak gösteriyor.

Fakat modern çağlarla birlikte oyun, hayatı zenginleştiren bir unsur olmaktan çıkıp bugünkü dar anlamına sıkıştırılınca, katlanılması daha güç, renksiz ve tekdüze hayatlar yaşamaya başladığımızı da Huizinga'dan öğreniyoruz: Ekonomik güç ve çıkarların dünyanın gidişatını belirleyeceğine utanç verici biçimde inanıyoruz; ibadet eder gibi çalışıyor ve üretiyoruz; yavan ve kuru yarar duygusu, burjuva rahatlığı ideali zihniyetlerimizi etkiliyor. Oyuna top-lumlarımızda artık yer yok; hayatın bütünlüğünden dışlanıp, sanayiye malzeme olsun diye bir köşeye atıldı...

Yeniden oyun oynayan insan olmayı isteyenler için...

"Pek çok insanın yaşamında dönüm noktası olan kitapların bulunduğunu, kendi özyaşam çizgimde de iki kitabın önemli yeri olduğunu belirtmek isterim. Bunlardan birincisi, bu kitabın esinlendiği, Hollandalı tarihçi J. Huizinga'nın Homo Ludens'idir. (...) 1950'lerde bu kitabı okuduktan sonra bütün bir yaşam boyu ne yapacağımın da kararını vermiştim." -Metin And-
Oyun ve Büyü
(Tanıtım Bülteninden)

Biz insanların Homo Sapiens nitelemesini hak edecek kadar akıllı olmadığımız anlaşıldı... Birçok hayvanın da alet yapabildiği, dolayısıyla insana Homo Faber demenin de anlamsız olduğu görüldü... Peki biz kimiz? İnsana özgü üçüncü bir özellik olarak Homo Ludens'i, oyun oynayan insanı bu nitelemeler arasına katamaz mıyız?

Johan Huizinga, Homo Ludens adlı bu temel eserinde yeryüzünde insana ait her şeyin başlangıcının oyun olduğunu gösteriyor. Önce oyun vardı!

Oyun kurgusal olduğu bilinen ve gündelik hayatın dışında yer alan, bununla birlikte oyuncuyu da tamamen içine çeken, gönüllü, özgür bir eylemdir. Sınırları özellikle belirlenmiş zaman ve mekân içinde gerçekleşen, her türlü maddi çıkardan ve yarardan uzak bu eylem, verili kurallara göre, belli bir düzen içinde yerine getirilir. Oyuncu ve kimi zaman da seyirci kendinden geçer, coşar... Bu şekilde tanımlanan oyun, tarih boyunca, hayatın her alanında kültürün temel öğesi olarak varlığını sürdürmüştür.

Huizinga, kolektif hayatın bütün önemli biçimlerinin -ibadet, şiir, müzik, dans, bilgelik, bilim, hukuk, mücadele ve savaş- ortaya çıkışında oyunun son derece etkin bir rol oynadığını, Doğu ve Batı dünyasına ilişkin zengin tarihsel bilgi ve belgelere dayanarak gösteriyor.

Fakat modern çağlarla birlikte oyun, hayatı zenginleştiren bir unsur olmaktan çıkıp bugünkü dar anlamına sıkıştırılınca, katlanılması daha güç, renksiz ve tekdüze hayatlar yaşamaya başladığımızı da Huizinga'dan öğreniyoruz: Ekonomik güç ve çıkarların dünyanın gidişatını belirleyeceğine utanç verici biçimde inanıyoruz; ibadet eder gibi çalışıyor ve üretiyoruz; yavan ve kuru yarar duygusu, burjuva rahatlığı ideali zihniyetlerimizi etkiliyor. Oyuna top-lumlarımızda artık yer yok; hayatın bütünlüğünden dışlanıp, sanayiye malzeme olsun diye bir köşeye atıldı...

Yeniden oyun oynayan insan olmayı isteyenler için...

"Pek çok insanın yaşamında dönüm noktası olan kitapların bulunduğunu, kendi özyaşam çizgimde de iki kitabın önemli yeri olduğunu belirtmek isterim. Bunlardan birincisi, bu kitabın esinlendiği, Hollandalı tarihçi J. Huizinga'nın Homo Ludens'idir. (...) 1950'lerde bu kitabı okuduktan sonra bütün bir yaşam boyu ne yapacağımın da kararını vermiştim." -Metin And-
Oyun ve Büyü
(Tanıtım Bülteninden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat