Divan-ı Hümayun'un yapısını, yetkilerini, çalışma biçimini incelerken kaynakların bugünkü yetersizliği nedeniyle, bazı sorunların henüz çözümlenemeyeceği ortaya çıktı. Okuyucumuza bu sorunları tanıtmanın yararsız olmadığını sandığımız için yeri geldikçe o konulara değindik ve üzerlerinde ileride nasıl çalışılabileceğini salt kendi görüşümüze göre açıkladık.
Osmanlı Tarihi ve Hukuku üzerinde yazılan ve yazılacak eserlerde, en önemli sorunlardan biri de transkripsiyon konusudur. Her deyimin ve aktarılan her belgenin Transkripsiyon Alfabesiyle yazılmasını kuşkusuzdur ki her bilim adamı ister. Ama bu yöntemin Türkler için ne dereceye kadar pratik bir yarar sağlayabileceği üzerinde de düşünmek gerektir. Özellikle, bugün de kullanılan pek çak kelimenin Transkripsiyon Alfabesiyle yazılması, kanımıza göre, gereksizdir. Her kelimeyi ve deyimi Osmanlıca aslına uygun olarak yazdığımız takdirde, bunların okunuşları önemli bir zaman kaybına neden olmaktadır. Örneğin, Araştırmamızın adı olan "Divan-ı Hümayun Transkripsiyon Alfabesiyle yazılırsa "Divan-i Hümayun" biçimini okumak gerekecektir; gene "Şeyhülislâm ve Kadıasker" kelimeleri "Şayh al-İslâm ve Kazi 'Askar" biçiminde gösterilecektir ki, bunun hiçbir yarar sağlamayacağı bellidir. Yalnız, bugünkü Türkçeye geçmemiş Arapça ve Farsça deyimlerin Transkripsiyon Alfabesiyle yazılması yararlı sayılabilir. Ama, basımevlerimizin sınırlı olanakları ve Araştırmamızda bu tür deyimlerin de çok az alması nedeniyle gerekli yerlerde sözü geçen Alfabe kullanılmamıştır. Bu Alfabeyle yazılması gerekli deyim ve kelimeler için ortalama bir yol tutulmuştur. Böylece örneğin, "şeyhülislam"ı her bakımdan bugünkü Türkçe kurallarına göre belirtirken, örneğin "Divan ül- Hatem" Türkçe okunuşuna ve Arapça yazılış biçimine uygun olarak verilmiştir. Araştırmamızda oldukça sık kullanılan "Mühimme Defterleri" hükümlerinden ve başka bazı belgelerden aktarmalar yapılırken veya özetler verilirken, metnin aktarma veya özet olmasına göre imlada, ya günümüz Türkçesindeki ya da Osmanlıcadaki okunuş özelliği göz önüne alınmıştır. (Önsözden)
Divan-ı Hümayun'un yapısını, yetkilerini, çalışma biçimini incelerken kaynakların bugünkü yetersizliği nedeniyle, bazı sorunların henüz çözümlenemeyeceği ortaya çıktı. Okuyucumuza bu sorunları tanıtmanın yararsız olmadığını sandığımız için yeri geldikçe o konulara değindik ve üzerlerinde ileride nasıl çalışılabileceğini salt kendi görüşümüze göre açıkladık.
Osmanlı Tarihi ve Hukuku üzerinde yazılan ve yazılacak eserlerde, en önemli sorunlardan biri de transkripsiyon konusudur. Her deyimin ve aktarılan her belgenin Transkripsiyon Alfabesiyle yazılmasını kuşkusuzdur ki her bilim adamı ister. Ama bu yöntemin Türkler için ne dereceye kadar pratik bir yarar sağlayabileceği üzerinde de düşünmek gerektir. Özellikle, bugün de kullanılan pek çak kelimenin Transkripsiyon Alfabesiyle yazılması, kanımıza göre, gereksizdir. Her kelimeyi ve deyimi Osmanlıca aslına uygun olarak yazdığımız takdirde, bunların okunuşları önemli bir zaman kaybına neden olmaktadır. Örneğin, Araştırmamızın adı olan "Divan-ı Hümayun Transkripsiyon Alfabesiyle yazılırsa "Divan-i Hümayun" biçimini okumak gerekecektir; gene "Şeyhülislâm ve Kadıasker" kelimeleri "Şayh al-İslâm ve Kazi 'Askar" biçiminde gösterilecektir ki, bunun hiçbir yarar sağlamayacağı bellidir. Yalnız, bugünkü Türkçeye geçmemiş Arapça ve Farsça deyimlerin Transkripsiyon Alfabesiyle yazılması yararlı sayılabilir. Ama, basımevlerimizin sınırlı olanakları ve Araştırmamızda bu tür deyimlerin de çok az alması nedeniyle gerekli yerlerde sözü geçen Alfabe kullanılmamıştır. Bu Alfabeyle yazılması gerekli deyim ve kelimeler için ortalama bir yol tutulmuştur. Böylece örneğin, "şeyhülislam"ı her bakımdan bugünkü Türkçe kurallarına göre belirtirken, örneğin "Divan ül- Hatem" Türkçe okunuşuna ve Arapça yazılış biçimine uygun olarak verilmiştir. Araştırmamızda oldukça sık kullanılan "Mühimme Defterleri" hükümlerinden ve başka bazı belgelerden aktarmalar yapılırken veya özetler verilirken, metnin aktarma veya özet olmasına göre imlada, ya günümüz Türkçesindeki ya da Osmanlıcadaki okunuş özelliği göz önüne alınmıştır. (Önsözden)