Türk siyasi tarihinin en önemli olaylarından biri olan meşrutiyetin Sultan İkinci Abdülhamid tarafından iade edilmesinde rol alan kişiler arasında Eyüp Sabri Bey de yer almış ve Hürriyet Kahramanı olarak nitelendirilmişti. Özellikle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin lider kadrosunda yer alması ve Hürriyet Kahramanı ünvanıyla anılıp şöhret sahibi olmasına rağmen yine aynı dönemde kendisiyle beraber Hürriyet Kahramanı olarak anılan Enver Paşa ve Resneli Niyazi Bey'e göre geri planda kalmıştı. Aynı zamanda Eyüp Sabri Bey, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı, meşrutiyetin iadesi, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Millî Mücadele, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş süreci ve tek partili dönemde sürekli aktif olmuş, önemli görevler üstlenmişti. Cumhuriyet döneminde İttihatçı kimliğiyle öne çıkan isimlerin başında gelmişti. Ancak tarihi hadiseler içinde bu kadar aktif rol üstlenmesine rağmen bugüne kadar Eyüp Sabri Bey hakkında kapsamlı bir müstakil çalışma yapılmamış, hayatı ve siyasi faaliyetleri akademik çalışmaların ana konusu olmamıştı. Bu yüzdendir ki bu çalışmayla Eyüp Sabri Bey'in hayat hikayesi dönemin hadiseleriyle beraber ele alındı ve nihayetinde Eyüp Sabri Bey'in yakın dönem Türk Siyasi tarihindeki önemi ortaya çıkarılmaya çalışıldı.
“Onun 1908 ihtilalinden evvelki hizmetleri kitaplara geçmiştir. Tabii yalnız eski devirde ve eski harflerle yazılmış kitaplara geçmiş olduğu için, belki yeni nesiller Eyüp Sabri'nin tabiriyle bir ‘Kahraman-ı Hürriyet' olduğunu bilmezler. Fakat o, öyle bir kahramandı ki ne caddelere sığmayacak kadar kollarını kabartarak halk arasına girmiş, ne de arkadaşları arasında baş sedire oturmağa kalkışmıştır.
Onun ağzından eski işlerin hikâyesini dinlemek bile hayli güçtü. Tevazuu, fakat yapmacık tevazuu değil, samimi tevazuu o kadar yüksekti ki yaya kaldırımının yanında büzülerek yürür, konuşurken eksariya kızarırdı. Eline birçok kudret fırsatları geçen bu adam kudreti ve serveti istemiş değildi. Onun bu sönük tavırlarına ve silik çehresine rağmen, eski arkadaşları bu hayırsever insanı, temiz ahlaklı eski askeri hep severlerdi. Kendisinden sonra gelen, hatta kendi neslinden olanlar hep ona ‘ağabey' derlerdi. Hakikaten o ağabey rolünde muvaffak olmuş bir insandı.”
Adnan Adıvar