#smrgSAHAF İbni Haldun Hayatı ve Eserleri Üzerine Düşünceler -

Stok Kodu:
1199115152
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
152 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199115152
500887
İbni Haldun Hayatı ve Eserleri Üzerine Düşünceler  -
İbni Haldun Hayatı ve Eserleri Üzerine Düşünceler - #smrgSAHAF
0.00
“(…)Toplumsal yaşam insanın bireysel kararına bırakılmış bir “tercih” sorunu değil, ortada başka bir seçeneğin bulunmadığı bir “zorunluluk”tur…”

“(…) İçtimaî hayat teşekkül ederek dünya mamur olduktan sonra birbirlerinin saldırganlığından kendilerini korumak için insanlar yasakçıya (hükûmet ve hâkime) muhtaçtır(…)”

“(…) Devlet insan varlığının ve insan tabiatının yarattığı bir müessesedir. Bu müessese çeşitli fonksiyonlar ifa eder. Toplumu düşmanlarına karşı korur; halk arasında meydana gelebilecek husumetlere mâni olacak kanunları yapar ve tatbik eder; mülkiyete taarruzları önler; halkın yaşayış tarzı ile ilgili meseleleri, gıda maddelerini, vezin ve terazileri kontrol eder; kalpazanlığa mâni olur; ve bütün bunlara ilâveten siyasî lider olarak halkın kanunlara itaatini sağlar.(…)”

“(…) Devlet iki ana hizmet sağlar; kılıç ve kalem. Kılıç askerî hareketler, hudutların muhafazası ve cürümlerin cezalandırılması ile vazifelendirilir. Kalem ise vatandaşlarla ilgili hususlarla ve bilhassa devlet idaresi, gelirler ve giderlerle uğraşır.(…)”

“(…) Devlet güçlendikçe iktisadî faaliyetler artar, iktisadî faaliyetler arttıkça da devlet güçlenir. Fakat iktidar yükseldikçe bunu koruyabilmek için büyüyen ve lükse alışan bürokrasinin harcamaları da gitgide artar. Artan giderler artan gelirler icap ettirir. Yüksek vergiler, devletin elde edeceği gelirleri arttıracağına azaltır. Azalan gelirleri bir başka şekilde telâfi etmek için devlet kendisi ticaret ve istihsale başlayarak piyasaya müdahale eder. Bu, rekabete dayanan bir iktisadın işleyişine mâni olacağı için mevcut medeniyetin çöküşüne yol açar. Sonuç devlet gelirlerinde düşüş, devletin malî iflâsı, şehirlerin nüfuslarının azalması, sosyal hayatı tanzim eden kurumların dağılması ve devlet ve medeniyetin sona ermesidir. (…)”

“(…) Toplumlar gibi devletler de birbirini izleyen dönemler geçirirler; Devletin ve Tahtın Elde Edilişi - Diktatörlük Devresi - Refah Devresi - Barış İçinde Yaşama Devresi - Yaşlanma ve Yıkılış Devresi. (…)”

“(...) İyi huylar edinme konusunda, göçebelik ve kırsal yaşam, uygar yaşamdan daha elverişlidir. Uygar yaşam sürenler, “çeşitli çekiciliklerle, bolluğa-mutluluğa ilişkin şeylerle iç içe bulundukları, dünyalığa yöneldikleri ve dünyanın çeşitli tatlarında alabildiğine kendilerini kaptırdıkları için, özbenlikleri kirlenmiştir.(...)”

“(…)Toplumsal yaşam insanın bireysel kararına bırakılmış bir “tercih” sorunu değil, ortada başka bir seçeneğin bulunmadığı bir “zorunluluk”tur…”

“(…) İçtimaî hayat teşekkül ederek dünya mamur olduktan sonra birbirlerinin saldırganlığından kendilerini korumak için insanlar yasakçıya (hükûmet ve hâkime) muhtaçtır(…)”

“(…) Devlet insan varlığının ve insan tabiatının yarattığı bir müessesedir. Bu müessese çeşitli fonksiyonlar ifa eder. Toplumu düşmanlarına karşı korur; halk arasında meydana gelebilecek husumetlere mâni olacak kanunları yapar ve tatbik eder; mülkiyete taarruzları önler; halkın yaşayış tarzı ile ilgili meseleleri, gıda maddelerini, vezin ve terazileri kontrol eder; kalpazanlığa mâni olur; ve bütün bunlara ilâveten siyasî lider olarak halkın kanunlara itaatini sağlar.(…)”

“(…) Devlet iki ana hizmet sağlar; kılıç ve kalem. Kılıç askerî hareketler, hudutların muhafazası ve cürümlerin cezalandırılması ile vazifelendirilir. Kalem ise vatandaşlarla ilgili hususlarla ve bilhassa devlet idaresi, gelirler ve giderlerle uğraşır.(…)”

“(…) Devlet güçlendikçe iktisadî faaliyetler artar, iktisadî faaliyetler arttıkça da devlet güçlenir. Fakat iktidar yükseldikçe bunu koruyabilmek için büyüyen ve lükse alışan bürokrasinin harcamaları da gitgide artar. Artan giderler artan gelirler icap ettirir. Yüksek vergiler, devletin elde edeceği gelirleri arttıracağına azaltır. Azalan gelirleri bir başka şekilde telâfi etmek için devlet kendisi ticaret ve istihsale başlayarak piyasaya müdahale eder. Bu, rekabete dayanan bir iktisadın işleyişine mâni olacağı için mevcut medeniyetin çöküşüne yol açar. Sonuç devlet gelirlerinde düşüş, devletin malî iflâsı, şehirlerin nüfuslarının azalması, sosyal hayatı tanzim eden kurumların dağılması ve devlet ve medeniyetin sona ermesidir. (…)”

“(…) Toplumlar gibi devletler de birbirini izleyen dönemler geçirirler; Devletin ve Tahtın Elde Edilişi - Diktatörlük Devresi - Refah Devresi - Barış İçinde Yaşama Devresi - Yaşlanma ve Yıkılış Devresi. (…)”

“(...) İyi huylar edinme konusunda, göçebelik ve kırsal yaşam, uygar yaşamdan daha elverişlidir. Uygar yaşam sürenler, “çeşitli çekiciliklerle, bolluğa-mutluluğa ilişkin şeylerle iç içe bulundukları, dünyalığa yöneldikleri ve dünyanın çeşitli tatlarında alabildiğine kendilerini kaptırdıkları için, özbenlikleri kirlenmiştir.(...)”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat