#smrgKİTABEVİ İçinde Sen Olan Bir Kalp -
Türkiye Bayan Milli Voleybol Takımı oyuncusu Ezgi Dilik, çocukluğundan itibaren ailesinin de etkisiyle sanat ve spora yöneldi. Avrupa Ligi şampiyonluğu, Avrupa Ligi ikinciliği, U23 dünya ikinciliği ve dünya beşinciliğinin yanı sıra, Fenerbahçe Spor Kulübü ile devam eden spor kariyerinde Türkiye Ligi, Türkiye Kupası ve Şampiyonlar Kupası şampiyonluğu yaşamıştır. Bilgi Üniversitesi Moda Tasarımı bölümünde okuyan Dilik, edebiyatın içinde yarattığı farklı bir kıvılcım hissetti. İçinde Sen Olan Bir Kalp onun ilk kitabıdır.
Sanata ve özellikle de edebiyata olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Dilik, aşk hakkında denemeler, şiir ve kısa öyküler yazarak sözcüklere gönül verdi. Ezgi'nin kitabından alınmış cümlelerden oluşan sosyal medya postları, kitap yayımlanmadan önce bile yüzlerce beğeni almaya başladı. Başta Fenerbahçe spor camiası olmak üzere, birçok hayranının da merakla beklediği eser, genç bir kızın aşka dair romantik ve cesur duygularını dile getiriyor.
İçinde Sen Olan Bir Kalp, bir duygu seli... Âdeta fırtına şeklinde başlayan bir ilişkinin tanışma, birbirini tanıma ve keşfetme, kırgınlıklar, hayal kırıklıkları gibi takip eden süreçlerini, zengin bir Türkçe ve samimi bir dille paylaşıyor. Yeri geliyor, “Denizin dibine bir betona kelepçelenmiş olarak terk ettiğin ben,sabırla bekliyorum seni” diye boyun eğiyor; yeri geliyor, “Gülüşünü kelebekgörse ömrü uzar” diye sevgilisine kur yapıyor. "Sana dair kurduğum şehri terkediyorum bugün” derken ise kırgın ama gururlu…
“Bir fotoğrafına bakakaldı gözlerim... Rastlantı eseri çıktı karşıma birden, nefesim kesildi, afalladım. Kıpırdamadan duruyordun karşımda… Her baktığımda keyif veren bir manzara gibi seni izledim biraz... Gözlerim gülücükler saçıyordu, hissedebiliyordum. Ah, aklım; seni o ilk görüşteki nefessizliğime takılı kalmıştı, hem gülüyordu halime hem bir anlam yüklemeye çalışıyordu hislerime.
“Bir bulmaca çözermişçesine dikkatle inceliyordum seni; gözlerin, burnun, kaşların, dudakların... “Sen nesin böyle?” diye iç geçiriyordum her yeni saniye! Yüreğim önce kızıyordu bana, “Ne olur yapma böyle, bakma böyle! Bir mutlu son yok, göremiyor musun? Yapma!” diyordu. Oysa söz dinlemiyordu benliğim; baktıkça bakıyor, güldükçe gülüyordu. Sevdikçe seviyordu âdeta…”
Türkiye Bayan Milli Voleybol Takımı oyuncusu Ezgi Dilik, çocukluğundan itibaren ailesinin de etkisiyle sanat ve spora yöneldi. Avrupa Ligi şampiyonluğu, Avrupa Ligi ikinciliği, U23 dünya ikinciliği ve dünya beşinciliğinin yanı sıra, Fenerbahçe Spor Kulübü ile devam eden spor kariyerinde Türkiye Ligi, Türkiye Kupası ve Şampiyonlar Kupası şampiyonluğu yaşamıştır. Bilgi Üniversitesi Moda Tasarımı bölümünde okuyan Dilik, edebiyatın içinde yarattığı farklı bir kıvılcım hissetti. İçinde Sen Olan Bir Kalp onun ilk kitabıdır.
Sanata ve özellikle de edebiyata olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Dilik, aşk hakkında denemeler, şiir ve kısa öyküler yazarak sözcüklere gönül verdi. Ezgi'nin kitabından alınmış cümlelerden oluşan sosyal medya postları, kitap yayımlanmadan önce bile yüzlerce beğeni almaya başladı. Başta Fenerbahçe spor camiası olmak üzere, birçok hayranının da merakla beklediği eser, genç bir kızın aşka dair romantik ve cesur duygularını dile getiriyor.
İçinde Sen Olan Bir Kalp, bir duygu seli... Âdeta fırtına şeklinde başlayan bir ilişkinin tanışma, birbirini tanıma ve keşfetme, kırgınlıklar, hayal kırıklıkları gibi takip eden süreçlerini, zengin bir Türkçe ve samimi bir dille paylaşıyor. Yeri geliyor, “Denizin dibine bir betona kelepçelenmiş olarak terk ettiğin ben,sabırla bekliyorum seni” diye boyun eğiyor; yeri geliyor, “Gülüşünü kelebekgörse ömrü uzar” diye sevgilisine kur yapıyor. "Sana dair kurduğum şehri terkediyorum bugün” derken ise kırgın ama gururlu…
“Bir fotoğrafına bakakaldı gözlerim... Rastlantı eseri çıktı karşıma birden, nefesim kesildi, afalladım. Kıpırdamadan duruyordun karşımda… Her baktığımda keyif veren bir manzara gibi seni izledim biraz... Gözlerim gülücükler saçıyordu, hissedebiliyordum. Ah, aklım; seni o ilk görüşteki nefessizliğime takılı kalmıştı, hem gülüyordu halime hem bir anlam yüklemeye çalışıyordu hislerime.
“Bir bulmaca çözermişçesine dikkatle inceliyordum seni; gözlerin, burnun, kaşların, dudakların... “Sen nesin böyle?” diye iç geçiriyordum her yeni saniye! Yüreğim önce kızıyordu bana, “Ne olur yapma böyle, bakma böyle! Bir mutlu son yok, göremiyor musun? Yapma!” diyordu. Oysa söz dinlemiyordu benliğim; baktıkça bakıyor, güldükçe gülüyordu. Sevdikçe seviyordu âdeta…”