Türk-İslâm dünyasında kendilerine "Ansiklopedistler" adı verilen "Ihvan-ı Safâ" ekolü hakkında, gerek Batı dünyasında ve gerekse bizde yapılan bazı araştırmalarda, bilgi probleminin özellikle onun kaynağına ilişkin olan noktada onların duyuların dogmatikliğini yani duyumcu (sensualiste) luğu savunduklarına dair yaygın bir yanlış bir kanaat vardır. Bu kanaat onları, Türk-İslâm düşüncesi zincirinin kopmuş bir halkası durumunda bırakmaktadır. Oysa, bu araştırmamızın neticesinde gördük ki, onlar da diğer filozoflarımız gibi "anti-dogmatik" bir yol izlemişlerdir.
Problemi, olmasını istediğimiz gibi değil de olduğu gibi ortaya koyabilmek için, şüphesiz izlenmesi ve uygulanması gereken bir takım metodlar mevcuttur. Bunun için de kaynaklara, yani onların kendi eserlerine doğrudan doğruya inmek gerekir. Dolayısıyla kaynağın önce konuya ilişkin noktalarının bir tahlili (analyse), sonra da felsefî verilerle bir terkibi (syntese) gerekmektedir. İşte bu nedenle Ihvan-ı Safâ'nın kendi eserleri olan Risâleler (Resâ'il)'inin konuya ilişkin noktalarını tesbit ederken ana.litik, redaksiyonumuzda da sentetik bir metod izlemeye çalıştık.
Kitabın ilk baskısında kendilerine teşekkür ettiğim muhterem zevâta teşekkürlerimi yinelerken elinizdeki II. baskısı için gerekli titizliği gösteren Fakültemiz Matbaasının Sayın çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. -İ.Y. (Önsözden)
Türk-İslâm dünyasında kendilerine "Ansiklopedistler" adı verilen "Ihvan-ı Safâ" ekolü hakkında, gerek Batı dünyasında ve gerekse bizde yapılan bazı araştırmalarda, bilgi probleminin özellikle onun kaynağına ilişkin olan noktada onların duyuların dogmatikliğini yani duyumcu (sensualiste) luğu savunduklarına dair yaygın bir yanlış bir kanaat vardır. Bu kanaat onları, Türk-İslâm düşüncesi zincirinin kopmuş bir halkası durumunda bırakmaktadır. Oysa, bu araştırmamızın neticesinde gördük ki, onlar da diğer filozoflarımız gibi "anti-dogmatik" bir yol izlemişlerdir.
Problemi, olmasını istediğimiz gibi değil de olduğu gibi ortaya koyabilmek için, şüphesiz izlenmesi ve uygulanması gereken bir takım metodlar mevcuttur. Bunun için de kaynaklara, yani onların kendi eserlerine doğrudan doğruya inmek gerekir. Dolayısıyla kaynağın önce konuya ilişkin noktalarının bir tahlili (analyse), sonra da felsefî verilerle bir terkibi (syntese) gerekmektedir. İşte bu nedenle Ihvan-ı Safâ'nın kendi eserleri olan Risâleler (Resâ'il)'inin konuya ilişkin noktalarını tesbit ederken ana.litik, redaksiyonumuzda da sentetik bir metod izlemeye çalıştık.
Kitabın ilk baskısında kendilerine teşekkür ettiğim muhterem zevâta teşekkürlerimi yinelerken elinizdeki II. baskısı için gerekli titizliği gösteren Fakültemiz Matbaasının Sayın çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. -İ.Y. (Önsözden)