#smrgKİTABEVİ İmge, Gerçeklik ve Kültür - 2012
Günümüz kültürüne karşı biçimlenen bu kitapta, imgeden simgeye, kültürel paganlaşmadan yabancılaşmaya bir dizi kavram felsefî boyutundan ziyade yaşayan ve etkin olan boyutuyla inceleniyor. Okur için öncelikli olan tutum, bu kavramların açtıkları yaraların derinine inilme gereği duyulmuş olması. İkinci olarak bir dizi düşünsel çarpıtmanın yakalanıp deşifre edilmesi. Böylelikle bu denemelerde Şakar'ın neşteriyle sağlanan şey, hakikatle insan arasına gerili perdenin yırtılmasıdır.
Yazar genelgeçer hiçbir yargının arkasına saklanma gereği duymadığı gibi, cesurca tam da böylesi yargıların aşınmış anlamlarını sorguluyor. Görünüşte edebiyatın açığında kalan bu kavramlarla uğraşırken yazarın edebiyatçı vasfının kavramları yeniden kurabilmesinde işlevsel olduğuna tanık oluyor okur.
İmge, Gerçeklik ve Kültür'de; İslâmî addedilen kavramlarla kültürel alandaki anlam ataletini sorgulayarak bununla koşullanmış ahlâk, vicdan, gelenek, dünyevîleşme, yerlilik vb. türde tüm kavramların alışılmış içeriğine ölümcül bir darbe vuruyor Şakar.
Modernite ile yüzleşmenin bu kitabın asıl amacı olmadığı söylenebilse bile yer yer örtük yer yer açık biçimde modernite ile hesabını da görüyor Şakar. Çünkü modernite, kitapta çözülmeye, yıpratılmaya çalışılan kavramsal ağın zemini, çeki düzen veren atmosferi ve besleyicisi olarak görülüyor.
Özgürlük kavramının bile özünde bir propaganda oluşu gibi skandal fikirlerle sarsılmak ve büyük oyuna katılmayan yürekli birinin 'dünyayı yeniden kuralım' çağrısına kulak vermek isterseniz bu kitap birebir.
Günümüz kültürüne karşı biçimlenen bu kitapta, imgeden simgeye, kültürel paganlaşmadan yabancılaşmaya bir dizi kavram felsefî boyutundan ziyade yaşayan ve etkin olan boyutuyla inceleniyor. Okur için öncelikli olan tutum, bu kavramların açtıkları yaraların derinine inilme gereği duyulmuş olması. İkinci olarak bir dizi düşünsel çarpıtmanın yakalanıp deşifre edilmesi. Böylelikle bu denemelerde Şakar'ın neşteriyle sağlanan şey, hakikatle insan arasına gerili perdenin yırtılmasıdır.
Yazar genelgeçer hiçbir yargının arkasına saklanma gereği duymadığı gibi, cesurca tam da böylesi yargıların aşınmış anlamlarını sorguluyor. Görünüşte edebiyatın açığında kalan bu kavramlarla uğraşırken yazarın edebiyatçı vasfının kavramları yeniden kurabilmesinde işlevsel olduğuna tanık oluyor okur.
İmge, Gerçeklik ve Kültür'de; İslâmî addedilen kavramlarla kültürel alandaki anlam ataletini sorgulayarak bununla koşullanmış ahlâk, vicdan, gelenek, dünyevîleşme, yerlilik vb. türde tüm kavramların alışılmış içeriğine ölümcül bir darbe vuruyor Şakar.
Modernite ile yüzleşmenin bu kitabın asıl amacı olmadığı söylenebilse bile yer yer örtük yer yer açık biçimde modernite ile hesabını da görüyor Şakar. Çünkü modernite, kitapta çözülmeye, yıpratılmaya çalışılan kavramsal ağın zemini, çeki düzen veren atmosferi ve besleyicisi olarak görülüyor.
Özgürlük kavramının bile özünde bir propaganda oluşu gibi skandal fikirlerle sarsılmak ve büyük oyuna katılmayan yürekli birinin 'dünyayı yeniden kuralım' çağrısına kulak vermek isterseniz bu kitap birebir.