#smrgKİTABEVİ İmgelenen İmgesel ve Simgesel - 2024

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6059436793
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199226751
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
182
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Çeviren:
Umut Can Gökduman
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
240,00
Havale/EFT ile: 232,80
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199226751
613371
İmgelenen İmgesel ve Simgesel -        2024
İmgelenen İmgesel ve Simgesel - 2024 #smrgKİTABEVİ
240.00
Hiç kuşku yok ki mitlerde ve dinlerde imgelenen şey, buna inananlar tarafından asla salt bir imgelem olarak düşünülmez, tersine, gündelik yaşamda deneyimlenen gerçeklikten bazen daha gerçek olarak algılanır. Eğer böyleyse, gerçek olandan daha gerçek olan bu imgesel nedir? Ve elbette bu durumda, gerçek nedir?

Lévi-Strauss “gerçek”, “simgesel” ve “imgesel” olanın “üç ayrı düzen” olduğunu ileri sürse de Maurice Godelier bu çalışmasında, gerçek olanın simgesel ve imgesel düzlemlerden ayrılamayacağını maharetle gösteriyor. Kutsal törenler, nesneler ve mekânlar, insanlığın bir kısmı için Tanrı'nın, tanrıların ya da ruhların varlığının gerçekliğine ve dolayısıyla da hakikative tanıklık etmiyor mu? Simgesel; düşüncenin ötesine geçerek tüm bedeni, bakışları, jestleri ve bir o kadar da tapınakları, sarayları, araç-gereci, yiyecekleri, dağları, denizi, gökyüzünü, yeryüzünü istila eder ve harekete geçirir: Simgesel gerçektir.

Bu çalışma hiç şüphesiz bizi sosyal bilimlerin kalbine götürüyor. Çünkü imgeselin ve simgeselin doğası ve rolünü sorgulamak, toplumsal yaşamın başlıca bileşenlerini ve insani varoluşun temel veçhelerini de sorgulamaktır.

İnsanlar gerçeği nasıl üretir?

İmgesel olan hangi yollarla gerçek statüsü kazanır?

Gerçeği simgeselden ya da imgeseli simgeselden ayırt etmek mümkün müdür?

Simgeler simgeledikleri şeylerden daha mı gerçektir?

Son dönem Fransız antropolojisinin en üretken ve en tanınmış isimlerinden Maurice Godelier, sadece kendi disiplini antropoloji içerisinden değil, felsefe ve tarih gibi alanlarda da sorgulamayı sürdürerek bu türden çetrefilli sorulara yanıt arıyor.

Hiç kuşku yok ki mitlerde ve dinlerde imgelenen şey, buna inananlar tarafından asla salt bir imgelem olarak düşünülmez, tersine, gündelik yaşamda deneyimlenen gerçeklikten bazen daha gerçek olarak algılanır. Eğer böyleyse, gerçek olandan daha gerçek olan bu imgesel nedir? Ve elbette bu durumda, gerçek nedir?

Lévi-Strauss “gerçek”, “simgesel” ve “imgesel” olanın “üç ayrı düzen” olduğunu ileri sürse de Maurice Godelier bu çalışmasında, gerçek olanın simgesel ve imgesel düzlemlerden ayrılamayacağını maharetle gösteriyor. Kutsal törenler, nesneler ve mekânlar, insanlığın bir kısmı için Tanrı'nın, tanrıların ya da ruhların varlığının gerçekliğine ve dolayısıyla da hakikative tanıklık etmiyor mu? Simgesel; düşüncenin ötesine geçerek tüm bedeni, bakışları, jestleri ve bir o kadar da tapınakları, sarayları, araç-gereci, yiyecekleri, dağları, denizi, gökyüzünü, yeryüzünü istila eder ve harekete geçirir: Simgesel gerçektir.

Bu çalışma hiç şüphesiz bizi sosyal bilimlerin kalbine götürüyor. Çünkü imgeselin ve simgeselin doğası ve rolünü sorgulamak, toplumsal yaşamın başlıca bileşenlerini ve insani varoluşun temel veçhelerini de sorgulamaktır.

İnsanlar gerçeği nasıl üretir?

İmgesel olan hangi yollarla gerçek statüsü kazanır?

Gerçeği simgeselden ya da imgeseli simgeselden ayırt etmek mümkün müdür?

Simgeler simgeledikleri şeylerden daha mı gerçektir?

Son dönem Fransız antropolojisinin en üretken ve en tanınmış isimlerinden Maurice Godelier, sadece kendi disiplini antropoloji içerisinden değil, felsefe ve tarih gibi alanlarda da sorgulamayı sürdürerek bu türden çetrefilli sorulara yanıt arıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat