#smrgKİTABEVİ İncirlik Yazı - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256162754
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
248
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
180,00
Havale/EFT ile:
174,60
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199233901
620836
https://www.simurgkitabevi.com/incirlik-yazi-2024
İncirlik Yazı - 2024 #smrgKİTABEVİ
180.00
Belki sonra olanlar olmasa geçip gidecek, unutulacaktı bu olay.
Sadece Alin'in mızırdanmaları kalacaktı ya da babamın ona soğuk davranmaları. Mumçiçeği olamamış, ne kadar verimli olursa olsun Çukurova toprağına ekildiğinde bitememiş, kendini iyi bir öğretmen olmaya ve bizi yetiştirmeye, kendince bir hayat yaratmaya adayan annemin yine araya girmeleri, sonra tıpkı babam gibi kendi kabuğuna çekilmeleri...
Onlar sadece iki kırılgan sümüklüböcekti, değişir görünseler de hep aynı kalan evlerinde.
Yel olup kavuran, dalga olup çarpan Adana'nın sıcağında, 1995 yılında genç bir avukatın müvekkiliyle buluşmasıyla başlar hikâye. İncirlik Üssü'nün gölgesinde, dönüşen şehrin 1966'sına savruluruz sonra, bitmiş gitmiş bir acı olaya şahit yazar bizi Taçlı Yazıcıoğlu.
1983 Haziran'ına geldiğimizde kahramanımız Belgi alır sözü, on bir yaşının saflığı, zekâsı ve heveskâr gözlem gücüyle. Annesi, babası ve ablası Alin ile yaşadıkları Eser Apartmanı'na taşınan bir Amerikalının ve o siyah Converse'li gencin bütün yaşamlarını baştan sona değiştireceğinin henüz ne kendisi ne de diğerleri farkındadır.
Taçlı Yazıcıoğlu ikinci romanıyla, yıldız sarmaşığı gecelerde, incir gölgelerinde, dam serinliklerinde saklanan kederli sırları, bilinmeyen ya da görmezden gelinen Adana'yı cesur bir naiflikle, hiç yazılmadığı gibi yazıyor. Bambaşka bir Adana romanı armağan ediyor edebiyatımıza.
Sadece Alin'in mızırdanmaları kalacaktı ya da babamın ona soğuk davranmaları. Mumçiçeği olamamış, ne kadar verimli olursa olsun Çukurova toprağına ekildiğinde bitememiş, kendini iyi bir öğretmen olmaya ve bizi yetiştirmeye, kendince bir hayat yaratmaya adayan annemin yine araya girmeleri, sonra tıpkı babam gibi kendi kabuğuna çekilmeleri...
Onlar sadece iki kırılgan sümüklüböcekti, değişir görünseler de hep aynı kalan evlerinde.
Yel olup kavuran, dalga olup çarpan Adana'nın sıcağında, 1995 yılında genç bir avukatın müvekkiliyle buluşmasıyla başlar hikâye. İncirlik Üssü'nün gölgesinde, dönüşen şehrin 1966'sına savruluruz sonra, bitmiş gitmiş bir acı olaya şahit yazar bizi Taçlı Yazıcıoğlu.
1983 Haziran'ına geldiğimizde kahramanımız Belgi alır sözü, on bir yaşının saflığı, zekâsı ve heveskâr gözlem gücüyle. Annesi, babası ve ablası Alin ile yaşadıkları Eser Apartmanı'na taşınan bir Amerikalının ve o siyah Converse'li gencin bütün yaşamlarını baştan sona değiştireceğinin henüz ne kendisi ne de diğerleri farkındadır.
Taçlı Yazıcıoğlu ikinci romanıyla, yıldız sarmaşığı gecelerde, incir gölgelerinde, dam serinliklerinde saklanan kederli sırları, bilinmeyen ya da görmezden gelinen Adana'yı cesur bir naiflikle, hiç yazılmadığı gibi yazıyor. Bambaşka bir Adana romanı armağan ediyor edebiyatımıza.
Belki sonra olanlar olmasa geçip gidecek, unutulacaktı bu olay.
Sadece Alin'in mızırdanmaları kalacaktı ya da babamın ona soğuk davranmaları. Mumçiçeği olamamış, ne kadar verimli olursa olsun Çukurova toprağına ekildiğinde bitememiş, kendini iyi bir öğretmen olmaya ve bizi yetiştirmeye, kendince bir hayat yaratmaya adayan annemin yine araya girmeleri, sonra tıpkı babam gibi kendi kabuğuna çekilmeleri...
Onlar sadece iki kırılgan sümüklüböcekti, değişir görünseler de hep aynı kalan evlerinde.
Yel olup kavuran, dalga olup çarpan Adana'nın sıcağında, 1995 yılında genç bir avukatın müvekkiliyle buluşmasıyla başlar hikâye. İncirlik Üssü'nün gölgesinde, dönüşen şehrin 1966'sına savruluruz sonra, bitmiş gitmiş bir acı olaya şahit yazar bizi Taçlı Yazıcıoğlu.
1983 Haziran'ına geldiğimizde kahramanımız Belgi alır sözü, on bir yaşının saflığı, zekâsı ve heveskâr gözlem gücüyle. Annesi, babası ve ablası Alin ile yaşadıkları Eser Apartmanı'na taşınan bir Amerikalının ve o siyah Converse'li gencin bütün yaşamlarını baştan sona değiştireceğinin henüz ne kendisi ne de diğerleri farkındadır.
Taçlı Yazıcıoğlu ikinci romanıyla, yıldız sarmaşığı gecelerde, incir gölgelerinde, dam serinliklerinde saklanan kederli sırları, bilinmeyen ya da görmezden gelinen Adana'yı cesur bir naiflikle, hiç yazılmadığı gibi yazıyor. Bambaşka bir Adana romanı armağan ediyor edebiyatımıza.
Sadece Alin'in mızırdanmaları kalacaktı ya da babamın ona soğuk davranmaları. Mumçiçeği olamamış, ne kadar verimli olursa olsun Çukurova toprağına ekildiğinde bitememiş, kendini iyi bir öğretmen olmaya ve bizi yetiştirmeye, kendince bir hayat yaratmaya adayan annemin yine araya girmeleri, sonra tıpkı babam gibi kendi kabuğuna çekilmeleri...
Onlar sadece iki kırılgan sümüklüböcekti, değişir görünseler de hep aynı kalan evlerinde.
Yel olup kavuran, dalga olup çarpan Adana'nın sıcağında, 1995 yılında genç bir avukatın müvekkiliyle buluşmasıyla başlar hikâye. İncirlik Üssü'nün gölgesinde, dönüşen şehrin 1966'sına savruluruz sonra, bitmiş gitmiş bir acı olaya şahit yazar bizi Taçlı Yazıcıoğlu.
1983 Haziran'ına geldiğimizde kahramanımız Belgi alır sözü, on bir yaşının saflığı, zekâsı ve heveskâr gözlem gücüyle. Annesi, babası ve ablası Alin ile yaşadıkları Eser Apartmanı'na taşınan bir Amerikalının ve o siyah Converse'li gencin bütün yaşamlarını baştan sona değiştireceğinin henüz ne kendisi ne de diğerleri farkındadır.
Taçlı Yazıcıoğlu ikinci romanıyla, yıldız sarmaşığı gecelerde, incir gölgelerinde, dam serinliklerinde saklanan kederli sırları, bilinmeyen ya da görmezden gelinen Adana'yı cesur bir naiflikle, hiç yazılmadığı gibi yazıyor. Bambaşka bir Adana romanı armağan ediyor edebiyatımıza.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.