#smrgSAHAF İngiltere'de Türkçe Yaşamak: Türkler, Kürtler, Kıbrıslılar - 2006
Her ne kadar siyasal bakımdan aralarında bir takım sorunlar ve gerilimler bulunsa da bu gruplar Türkçe'yi (ana dil değilse de) konuşma dili olarak kullanmaları itibarıyla, ekonomik, kültürel ve duygusal düzlemlerde yoğun paylaşım içindedirler. Dil, onları Londra'da yerleşim planı, davranış kalıbı ve sosyal ilişki açısından güçlü şekilde birbirleriyle bağlantılı hale getirmektedir.
Londra'da yerleşik "Türkçe-konuşan" topluluğun gündelik yaşamı, siyasetten dine, etnik ayrılmalardan ticari bağlanmalara, kuşak çatışmalarından eğlence kültürüne kadar farklı konular üzerinden kitapta değerlendiriliyor. Camilerden cemevlerine, Türk ve Kürt barlarından dansöz ve travesti sanatçıların sahne aldığı restoranlara, sol eğilimli derneklerden ülkücü eğilimli Türk-İslam merkezlerine kadar pek çok mekânda hayatın nabzı tutulmaya çalışılıyor. Topluluğun yaşam alanında işleyen uyuşturucu trafiği, ikinci kuşak göçmenlerin psikokültürel sorunları, gençlik çeteleri ve onları potansiyel insan gücü olarak kullanma çabasındaki mafya oluşumları, kitabın çerçevesi içerisinde değinilen diğer temalar.
Kitap, AB'ye tam üyelik konusunu siyasal gündeminin başına yerleştirmiş olan Türkiye'nin Avrupa'ya kültürel uyum süreci açısından İngiltere'deki "Türkçe-konuşan" göçmenlerin yaşantı ve deneyimlerinin ne gibi ipuçları sağlayabileceği sorusunu da hareket noktalarından biri yapmaktadır. (Arka kapaktan)
Her ne kadar siyasal bakımdan aralarında bir takım sorunlar ve gerilimler bulunsa da bu gruplar Türkçe'yi (ana dil değilse de) konuşma dili olarak kullanmaları itibarıyla, ekonomik, kültürel ve duygusal düzlemlerde yoğun paylaşım içindedirler. Dil, onları Londra'da yerleşim planı, davranış kalıbı ve sosyal ilişki açısından güçlü şekilde birbirleriyle bağlantılı hale getirmektedir.
Londra'da yerleşik "Türkçe-konuşan" topluluğun gündelik yaşamı, siyasetten dine, etnik ayrılmalardan ticari bağlanmalara, kuşak çatışmalarından eğlence kültürüne kadar farklı konular üzerinden kitapta değerlendiriliyor. Camilerden cemevlerine, Türk ve Kürt barlarından dansöz ve travesti sanatçıların sahne aldığı restoranlara, sol eğilimli derneklerden ülkücü eğilimli Türk-İslam merkezlerine kadar pek çok mekânda hayatın nabzı tutulmaya çalışılıyor. Topluluğun yaşam alanında işleyen uyuşturucu trafiği, ikinci kuşak göçmenlerin psikokültürel sorunları, gençlik çeteleri ve onları potansiyel insan gücü olarak kullanma çabasındaki mafya oluşumları, kitabın çerçevesi içerisinde değinilen diğer temalar.
Kitap, AB'ye tam üyelik konusunu siyasal gündeminin başına yerleştirmiş olan Türkiye'nin Avrupa'ya kültürel uyum süreci açısından İngiltere'deki "Türkçe-konuşan" göçmenlerin yaşantı ve deneyimlerinin ne gibi ipuçları sağlayabileceği sorusunu da hareket noktalarından biri yapmaktadır. (Arka kapaktan)