#smrgSAHAF İnsan Hakları Küresel Siyaset ve Türkiye -

Stok Kodu:
1199019339
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
274 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2000
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199019339
405441
İnsan Hakları Küresel Siyaset ve Türkiye -
İnsan Hakları Küresel Siyaset ve Türkiye - #smrgSAHAF
0.00
Türkiye'de son 20 yıldır üzerinde çok konuştuğumuz, ancak çözemediğimiz bir konu, daha doğrusu sorun, insan hakları... Ulusal siyasetin küresel baskılara maruz kaldığı, toplumun ve hatta devletin küresel aktörleri keşfettiği bir alan. Dolayısıyla, insan haklarını konuşmak, yazmak, talep etmek ve çözmek küresel siyasetten ayrışık değil. İnsan hakları, önce acının sonra siyasetin küreselleşmesi...

Kitap, küreseleşme olgusuna birey ve bireyin özgürlüleri perspektifinden bakmamız gerektiğini öne sürüyor. Küreselleşme, birey ile devlet arasında bir 'tampon' alan yaratıyor. Devletin egemenlik alanı bir yandan küresel aktörler tarafından paylaşılırken, birey de 'egemen' bir özne olarak devletin denetimsiz egemenlik anlayışını 'içte' kısıtlıyor. Bu niteliğiyle küreselleşme 'ceberrut devletler' karşısında bireyi 'özgürleştirici' bir işlev taşıyor.

Birey, egemenlik iddiası taşıyan devletler karşısında artık yalnız değil. 'Dev' karşısında yalnız olmamak güzel; daha güvenli ve daha insani.... Küreselleşmenin toplumsal ve iletişimsel entegrasyon imkanları, bir başka ifadeyle küreselleşmeyle ortak toplumsal alanlar yaratılması, insanları siyasal alanlarda hapsetmeyi imkansız kılıyor. Toplumsal alan, siyasal sınırlar tarafından durdurulamayarak devletler ötesi bir niteliğe dönüşüyor. Topluluklar ve bireyler arasında oluşan ortak küresel/kamusal alanlar devletin denetiminden çıkıyor. Sonuçta, hem uluslararası alanda hem de ulusal düzeyde küresel dinamiklerin baskısıyla 'evcilleşen' bir dev-letle karşılaşıyoruz.

Türkiye'de son 20 yıldır üzerinde çok konuştuğumuz, ancak çözemediğimiz bir konu, daha doğrusu sorun, insan hakları... Ulusal siyasetin küresel baskılara maruz kaldığı, toplumun ve hatta devletin küresel aktörleri keşfettiği bir alan. Dolayısıyla, insan haklarını konuşmak, yazmak, talep etmek ve çözmek küresel siyasetten ayrışık değil. İnsan hakları, önce acının sonra siyasetin küreselleşmesi...

Kitap, küreseleşme olgusuna birey ve bireyin özgürlüleri perspektifinden bakmamız gerektiğini öne sürüyor. Küreselleşme, birey ile devlet arasında bir 'tampon' alan yaratıyor. Devletin egemenlik alanı bir yandan küresel aktörler tarafından paylaşılırken, birey de 'egemen' bir özne olarak devletin denetimsiz egemenlik anlayışını 'içte' kısıtlıyor. Bu niteliğiyle küreselleşme 'ceberrut devletler' karşısında bireyi 'özgürleştirici' bir işlev taşıyor.

Birey, egemenlik iddiası taşıyan devletler karşısında artık yalnız değil. 'Dev' karşısında yalnız olmamak güzel; daha güvenli ve daha insani.... Küreselleşmenin toplumsal ve iletişimsel entegrasyon imkanları, bir başka ifadeyle küreselleşmeyle ortak toplumsal alanlar yaratılması, insanları siyasal alanlarda hapsetmeyi imkansız kılıyor. Toplumsal alan, siyasal sınırlar tarafından durdurulamayarak devletler ötesi bir niteliğe dönüşüyor. Topluluklar ve bireyler arasında oluşan ortak küresel/kamusal alanlar devletin denetiminden çıkıyor. Sonuçta, hem uluslararası alanda hem de ulusal düzeyde küresel dinamiklerin baskısıyla 'evcilleşen' bir dev-letle karşılaşıyoruz.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat