Bu süreçte yaşanan 3 Mart ve 4 Temmuz olayları Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığını göstermiştir. Özellikle Türk subaylarına yönelik söz konusu girişim, iki ülke arasındaki ittifak ilişkilerinin yerini kuşku ve güvensizliğe bıraktığının en açık kanıtı olmuştur. Artık taraflar hiçbir somut amaç etrafında ortak politika belirleyememektedir. Yeni dönemde ilişkileri geliştirmek için hazırlanan Ortak Vizyon Belgesi ise somut getirilerden çok soyut temennilerden oluşmaktadır. ABD, dünya imparatorluğuna karşı çıkabilecek bölgesel güçleri bir bir ortadan kaldırmaya çalışırken yeni stratejik ortakların peşindedir. Türkiye kamuoyunda ABD'ye müttefik olarak bakanların sayısı ise yok denecek kadar azalmıştır. Hemen herkes biliyor ki ABD, Türkiye'yi Büyük Orta Doğu'da kuracağı egemenlik için en büyük engel olarak görmektedir. Orta Asya ve Kafkasya'dan, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'dan Uzak Doğu'ya oldukça geniş bir coğrafyada sahip olduğu stratejik, kültürel, ekonomik, siyasal ve tarihsel ilişkileri ve dünyanın hiçbir ülkesinin sahip olmadığı avantajları Türkiye'yi orta vadede ABD'nin bölgesel ve dolayısıyla dünya hegemonyasına karşı koyabilecek tek ülke haline getirmektedir. Bu gerçek Türkiye'deki karar vericiler tarafından öngörülemese bile Amerikalı politikacılar ve akademisyenler tarafından dile getirilmeye başlanmıştır. Bu çalışmanın yeni baskısı işte bu psikoloji ve bu gerçekler ışığında kaleme alınmıştır.
Bu süreçte yaşanan 3 Mart ve 4 Temmuz olayları Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığını göstermiştir. Özellikle Türk subaylarına yönelik söz konusu girişim, iki ülke arasındaki ittifak ilişkilerinin yerini kuşku ve güvensizliğe bıraktığının en açık kanıtı olmuştur. Artık taraflar hiçbir somut amaç etrafında ortak politika belirleyememektedir. Yeni dönemde ilişkileri geliştirmek için hazırlanan Ortak Vizyon Belgesi ise somut getirilerden çok soyut temennilerden oluşmaktadır. ABD, dünya imparatorluğuna karşı çıkabilecek bölgesel güçleri bir bir ortadan kaldırmaya çalışırken yeni stratejik ortakların peşindedir. Türkiye kamuoyunda ABD'ye müttefik olarak bakanların sayısı ise yok denecek kadar azalmıştır. Hemen herkes biliyor ki ABD, Türkiye'yi Büyük Orta Doğu'da kuracağı egemenlik için en büyük engel olarak görmektedir. Orta Asya ve Kafkasya'dan, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'ya, Balkanlar'dan Uzak Doğu'ya oldukça geniş bir coğrafyada sahip olduğu stratejik, kültürel, ekonomik, siyasal ve tarihsel ilişkileri ve dünyanın hiçbir ülkesinin sahip olmadığı avantajları Türkiye'yi orta vadede ABD'nin bölgesel ve dolayısıyla dünya hegemonyasına karşı koyabilecek tek ülke haline getirmektedir. Bu gerçek Türkiye'deki karar vericiler tarafından öngörülemese bile Amerikalı politikacılar ve akademisyenler tarafından dile getirilmeye başlanmıştır. Bu çalışmanın yeni baskısı işte bu psikoloji ve bu gerçekler ışığında kaleme alınmıştır.