#smrgKİTABEVİ İran Devrim Süreci ve İran ABD İlişkilerinin Seyri (1945 - 1989) - 2022
Bu çalışmada incelenen İran – ABD ilişkileri, Türkiye'nin yakın dönem dış politikasını değerlendirmek için de bu anlamda bir perspektif oluşturmuştur. İran ve ABD arasındaki ilişkiler, II. Dünya Savaşı'ndan sonra gelişmiştir. Bu süreç aynı zamanda İran için 1979'da gerçekleşecek İran Devrimi'nin de dinamiklerinin aktif olarak oluşmaya başladığı süreçtir. 1960'lı yıllar, Muhammed Rıza Şah'ın İran'ı laik ve modern bir ülke yapma planları için ABD ile artan işbirliği, İran halkının tüm kesimlerimden öncelikle de din adamlarından tepki almıştır. Din adamlarının Şah'a muhalif söylemlerinde, Şah'ın Batılı ülkelere özellikle ABD'ye verdiği ayrıcalıklara gösterilen tepki ön planda olmuştur. Çünkü İran'da 1800'lü yılların sonlarından itibaren Batı sömürgesi olma endişesi ortak bir toplumsal tepki geliştirmiştir.
Bu süreçte Şah'a karşı yürütülen protesto hareketlerinin lideri olarak ön plana çıkan isim Musavi Humeyni'ydir. Humeyni, Şah'ı İslam düşmanı, ABD ve İsrail'in ortağı olarak nitelemiştir. Şah, 1960'lı yıllarda İran'da ortaya çıkan bu muhalefeti, eleştirileri ve protesto gösterilerini zor ve şiddet kullanarak bastırmıştır. Humeyni'yi ise sürgüne göndermiştir. Bu andan sonra, İran'da Şah'a karşı muhalefet gelişimini gizli olarak sürdürmüştür. İran'da varlığını koruyan bu muhalefeti ABD'nin bölgedeki yetkilileri adım adım takip etmiştir; ancak Şah'ı bu konuda tam anlamıyla bilgilendirmemişlerdir.
ABD ve İran ilişkileri II. Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişirken, Amerikalı yetkililer zaman zaman Şah'ın diktatör imajından rahatsızlık duymuşlar ve onu İran'da insan haklarını geliştirmesi için uyarmışlardır. Çünkü bir diktatöre destek verip demokrasi savunucu ülke imajı çizmek oldukça zordur. Diğer yandan, kapalı bir toplum yapısında muhalif organizasyonları takip etmek ve tüm kararların tek kişinin kontrolünde olması da zaman zaman Amerikalı yetkilileri rahatsız etmiştir. 1970'li yıllara kadar ABD, İran'a askeri, teknik ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur.
Bu yardımların karşılığı olarak da İran üzerinde nüfuzunu arttırmıştır. Fakat Şah 1970'li yılların ortalarından itibaren İran petrol anlaşmalarını aynı şartlarda yenilemek istememişt ayrıca Sovyetler Birliği ve Batı Avrupa ülkeleriyle ilişkileri geliştirme çabasını açıkça ortaya koymuştur. Tüm bu gelişmeler ABD'yi rahatsız etmiştir. ABD'li yetkililer Şah sonrasında İran'da durumun ne olacağı yönünde raporlar hazırlamıştır.
Bu noktada 1960'lı yıllardan itibaren İran'da varlığını koruyan muhalif gruplar ve alternatif iktidar seçenekleriyle ABD'nin temas kurmadığını düşünmek mümkün değildir. İran ve ABD arasındaki ilişkilerin seyrinde 1970'li yıllarda dünyada meydana gelen değişimlerin etkisi de oldukça yüksektir. Bu çalışmada, 1960'lı yıllardan itibaren İran Devrimi'ni hazırlayan dönem bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. İran'da Şah'a karşı muhalefetin gelişim süreci ve İran- ABD ilişkilerinin bu süreçteki seyri ortaya konulmuştur.
Bu çalışmada incelenen İran – ABD ilişkileri, Türkiye'nin yakın dönem dış politikasını değerlendirmek için de bu anlamda bir perspektif oluşturmuştur. İran ve ABD arasındaki ilişkiler, II. Dünya Savaşı'ndan sonra gelişmiştir. Bu süreç aynı zamanda İran için 1979'da gerçekleşecek İran Devrimi'nin de dinamiklerinin aktif olarak oluşmaya başladığı süreçtir. 1960'lı yıllar, Muhammed Rıza Şah'ın İran'ı laik ve modern bir ülke yapma planları için ABD ile artan işbirliği, İran halkının tüm kesimlerimden öncelikle de din adamlarından tepki almıştır. Din adamlarının Şah'a muhalif söylemlerinde, Şah'ın Batılı ülkelere özellikle ABD'ye verdiği ayrıcalıklara gösterilen tepki ön planda olmuştur. Çünkü İran'da 1800'lü yılların sonlarından itibaren Batı sömürgesi olma endişesi ortak bir toplumsal tepki geliştirmiştir.
Bu süreçte Şah'a karşı yürütülen protesto hareketlerinin lideri olarak ön plana çıkan isim Musavi Humeyni'ydir. Humeyni, Şah'ı İslam düşmanı, ABD ve İsrail'in ortağı olarak nitelemiştir. Şah, 1960'lı yıllarda İran'da ortaya çıkan bu muhalefeti, eleştirileri ve protesto gösterilerini zor ve şiddet kullanarak bastırmıştır. Humeyni'yi ise sürgüne göndermiştir. Bu andan sonra, İran'da Şah'a karşı muhalefet gelişimini gizli olarak sürdürmüştür. İran'da varlığını koruyan bu muhalefeti ABD'nin bölgedeki yetkilileri adım adım takip etmiştir; ancak Şah'ı bu konuda tam anlamıyla bilgilendirmemişlerdir.
ABD ve İran ilişkileri II. Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişirken, Amerikalı yetkililer zaman zaman Şah'ın diktatör imajından rahatsızlık duymuşlar ve onu İran'da insan haklarını geliştirmesi için uyarmışlardır. Çünkü bir diktatöre destek verip demokrasi savunucu ülke imajı çizmek oldukça zordur. Diğer yandan, kapalı bir toplum yapısında muhalif organizasyonları takip etmek ve tüm kararların tek kişinin kontrolünde olması da zaman zaman Amerikalı yetkilileri rahatsız etmiştir. 1970'li yıllara kadar ABD, İran'a askeri, teknik ve ekonomik yardımlarda bulunmuştur.
Bu yardımların karşılığı olarak da İran üzerinde nüfuzunu arttırmıştır. Fakat Şah 1970'li yılların ortalarından itibaren İran petrol anlaşmalarını aynı şartlarda yenilemek istememişt ayrıca Sovyetler Birliği ve Batı Avrupa ülkeleriyle ilişkileri geliştirme çabasını açıkça ortaya koymuştur. Tüm bu gelişmeler ABD'yi rahatsız etmiştir. ABD'li yetkililer Şah sonrasında İran'da durumun ne olacağı yönünde raporlar hazırlamıştır.
Bu noktada 1960'lı yıllardan itibaren İran'da varlığını koruyan muhalif gruplar ve alternatif iktidar seçenekleriyle ABD'nin temas kurmadığını düşünmek mümkün değildir. İran ve ABD arasındaki ilişkilerin seyrinde 1970'li yıllarda dünyada meydana gelen değişimlerin etkisi de oldukça yüksektir. Bu çalışmada, 1960'lı yıllardan itibaren İran Devrimi'ni hazırlayan dönem bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. İran'da Şah'a karşı muhalefetin gelişim süreci ve İran- ABD ilişkilerinin bu süreçteki seyri ortaya konulmuştur.