#smrgKİTABEVİ İslamcılığın Doğuşu: Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Gelişimi -
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Kayhan Matbaası
Dizi Adı:
Tarih
ISBN-10:
9786054402069
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
556 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199148917
535079
https://www.simurgkitabevi.com/islamciligin-dogusu-osmanlidan-gunumuze-turkiyede-gelisimi
İslamcılığın Doğuşu: Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Gelişimi - #smrgKİTABEVİ
0.00
Din, egemenlerin bir manipülasyon ve egemenlik aracı olarak kullanılmıştır ama, aynı zamanda, yığınların protestosu da olabilmiştir. Engels'in anlattığı gibi, Avrupa'da Thomas Münzer'in etkin olduğu isyanlarında, yoksul köylüler aristokratların şatolarının yanısıra kiliseleri de yakmaktaydılar. Bu temel işlevsel ayrışmayı çözümleyebilmek için de, araştırmacılar bakımından, hep bir "resmi din-popüler din" ya da "din-mezhep" ayrımı yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Tiftikçi'nin tezi,genellikle "dinciliğin" birincisi işleve hizmet ettiği ve dinin ikinci işlevini çarpıtmanın, denetim altında tutmanın bir yolu olduğu yönünde. Dinciliğin eleştirisini de bu savdan hareketle yapıyor. Yazar, Marks'ın yolunda, dine ilişkin kaba saptamalara düşmeden, dinciliği, onun sosyal/politik değişimini, işlevini, öyküsünü, dolayısıyla da, insanı, toplumu, bir büyük hayat serüvenini anlatıyor. Bilinmeyen karşısındaki korkudan ve bilinen karşısındaki umarsızlıktan kurtulmaya uzanan insani arayışın kaçınılmaz karşıtını, bu arayışı saptırma dinamiklerini ve kaynaklarını inceliyor, dinciliği de bu diyalektik içine oturtuyor. -Haluk Gerger- (Arka Kapak)
Din, egemenlerin bir manipülasyon ve egemenlik aracı olarak kullanılmıştır ama, aynı zamanda, yığınların protestosu da olabilmiştir. Engels'in anlattığı gibi, Avrupa'da Thomas Münzer'in etkin olduğu isyanlarında, yoksul köylüler aristokratların şatolarının yanısıra kiliseleri de yakmaktaydılar. Bu temel işlevsel ayrışmayı çözümleyebilmek için de, araştırmacılar bakımından, hep bir "resmi din-popüler din" ya da "din-mezhep" ayrımı yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Tiftikçi'nin tezi,genellikle "dinciliğin" birincisi işleve hizmet ettiği ve dinin ikinci işlevini çarpıtmanın, denetim altında tutmanın bir yolu olduğu yönünde. Dinciliğin eleştirisini de bu savdan hareketle yapıyor. Yazar, Marks'ın yolunda, dine ilişkin kaba saptamalara düşmeden, dinciliği, onun sosyal/politik değişimini, işlevini, öyküsünü, dolayısıyla da, insanı, toplumu, bir büyük hayat serüvenini anlatıyor. Bilinmeyen karşısındaki korkudan ve bilinen karşısındaki umarsızlıktan kurtulmaya uzanan insani arayışın kaçınılmaz karşıtını, bu arayışı saptırma dinamiklerini ve kaynaklarını inceliyor, dinciliği de bu diyalektik içine oturtuyor. -Haluk Gerger- (Arka Kapak)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.