#smrgSAHAF İstanbul Anıları / Boğaziçi Anıları = Reminiscences of Istanbul / Reminiscences of Bosphorus 2 Kitap TAKIM - 1979
Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Çeltüt Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
1199042791
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Hazırlayan:
Sevin Okyay, Fotoğraflar: Kadir Kır, Fritz von Schulenburg, Aydın Coşkun
Cilt:
İplik Dikişli
Boyut:
24x34
Sayfa Sayısı:
742
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1979
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe - İngilizce
Kategori:
indirimli
4.250,00
Havale/EFT ile:
4.108,48
Stoktan teslim
1199042791
428812
https://www.simurgkitabevi.com/istanbul-anilari-bogazici-anilari-reminiscences-of-istanbul-reminiscences-of-bosphorus-2-kitap-takim-1979
İstanbul Anıları / Boğaziçi Anıları = Reminiscences of Istanbul / Reminiscences of Bosphorus 2 Kitap TAKIM - 1979 #smrgSAHAF
4250.00
Avrupalı gezgin ve tarihçilerin anlatımlarına göre tanıdığımız Boğaziçi, esas olarak 18. yüzyılda kişiliğini bulmaya başlayan bir Türk mimari yaratığıdır. Türklerin fethinden önce ise, bu bölge şehirden uzak, şuraya buraya serpilmiş küçük balıkçı köyleri ve terkedilmiş Manastırların bulunduğu bir doğa parçasından ibaretti. Türkler tarafından bayırdır hale getirilen, dünyada eşi veya benzeri olmayan, 20 kilometre uzunlukta, ortalama 1-1,5 kilometre genişlikteki deniz yolu, olağanüstü genişlikte bir cadde gibi sıra ile birbirinden güzel yalılar ve saraylarla çevrili idi. Bunlar hemen hemen kesintisiz bir dizi halinde kıyı boyunca sıralanmıştı. Arkalarını küçüklü büyüklü korular, çeşitli köşk ve pavyonlar almaktaydı. Her taraf yeşilliklerle bezenmişti. Gene yer yer bazı tepelere fıstık ağaçları dikilmiş, bunlar bir köşk veya bahçenin çevresini sarmıştı. Büyüklü küçüklü vadi ve dereler arazi içine gömülmekte ve Boğaz bölgesini genişletmekte, böylece çayırların ta dibinden ve uzaktan Boğaz'm sularını görmek mümkün olmaktaydı. Aklımıza Göksu, Beykoz, Büyükdere, İstinye ve Baltalimanı çayırlarının Boğaziçi'nden başlayarak arazi içine doğru uzanış ve yayılışları gelmektedir. Bunlar büyük arazi küme-leriyle çevrilmiş ve yer yer taş sofalar, çeşmeler ve köşklerle zenginleştirilmiştir. Buraları İstanbulun doğal parklarıdır.
Avrupalı gezgin ve tarihçilerin anlatımlarına göre tanıdığımız Boğaziçi, esas olarak 18. yüzyılda kişiliğini bulmaya başlayan bir Türk mimari yaratığıdır. Türklerin fethinden önce ise, bu bölge şehirden uzak, şuraya buraya serpilmiş küçük balıkçı köyleri ve terkedilmiş Manastırların bulunduğu bir doğa parçasından ibaretti. Türkler tarafından bayırdır hale getirilen, dünyada eşi veya benzeri olmayan, 20 kilometre uzunlukta, ortalama 1-1,5 kilometre genişlikteki deniz yolu, olağanüstü genişlikte bir cadde gibi sıra ile birbirinden güzel yalılar ve saraylarla çevrili idi. Bunlar hemen hemen kesintisiz bir dizi halinde kıyı boyunca sıralanmıştı. Arkalarını küçüklü büyüklü korular, çeşitli köşk ve pavyonlar almaktaydı. Her taraf yeşilliklerle bezenmişti. Gene yer yer bazı tepelere fıstık ağaçları dikilmiş, bunlar bir köşk veya bahçenin çevresini sarmıştı. Büyüklü küçüklü vadi ve dereler arazi içine gömülmekte ve Boğaz bölgesini genişletmekte, böylece çayırların ta dibinden ve uzaktan Boğaz'm sularını görmek mümkün olmaktaydı. Aklımıza Göksu, Beykoz, Büyükdere, İstinye ve Baltalimanı çayırlarının Boğaziçi'nden başlayarak arazi içine doğru uzanış ve yayılışları gelmektedir. Bunlar büyük arazi küme-leriyle çevrilmiş ve yer yer taş sofalar, çeşmeler ve köşklerle zenginleştirilmiştir. Buraları İstanbulun doğal parklarıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.