İstanbul, antik çağın çok eski yıllarından beri yerleşim yeri olmanın, Bizans'a ve Osmanlı Devleti'ne uzun yıllar başkentlik yapmanın ayrıcalığına sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti'nin de en kalabalık kenti, sanayi, ticaret, finans ve kültür merkezidir. Arkeolojik, doğal ve kültürel zenginlikleriyle tanınan İstanbul, 2010 yılının üç Avrupa kültür başkentinden biri olarak kabul edilmiş ve bu bağlamda, anılan yılda, kentte bir çok bilimsel, sanatsal ve kültürel etkinlik düzenlenmiştir. İstanbul, yalnızca arkeolojik ve doğal zenginliklere değil, aynı zamanda halk kültürünün çeşitli alanlarında, benzersiz ürünlere de sahiptir. Bu kent, gelenekleri, görenekleri, masal, hikâye ve türküleriyle olduğu kadar efsaneleriyle de ünlenmiştir. Dr. Mustafa Duman tarafından derlenip, anlatım birliğini korumak için çoğu yeniden yazılan İstanbul Efsaneleri'ni okuyanlar burada yüz kırk başlık altında verilen yüz altmıştan fazla efsanenin bu görkemliliğin bir parçası olduğunu da göreceklerdir.
İstanbul Efsaneleri, İstanbul Boğazı üzerine anlatılan efsanelerle başlayıp, kentin kuruluşu ve çeşitli yapılarıyla ilgili efsaneler, kentin Türkler tarafından alınmasını ve o sırada yaşanan olayları anlatan efsaneler, kentin çeşitli semtlerinin ve anıtlarının efsaneleriyle, padişahlardan başlamak üzere önemli kişiler, veliler ve belki de haksız olarak deli diye adlandırdığımız meczuplar üzerine anlatılan efsanelerle sürmektedir. Son dönemlerin bazı efsanevi kişileriyle de tablo tamamlanmaktadır. Bu arada, İstanbul'un tılsımlı yapılarının efsaneleri de unutulmamıştır. Efsane metinleri genellikle en eski kaynaklardan derlenmiştir. Bazı efsanelerle ilgili resimler de kitaba eklenmiştir.