Gezme yerleri, köşkleri, bahçeleri ve çiçekleri, şiddetli kışları, bahatrının güzellikleri, mehtapları, bayramları, ramazanları, camileri ve minareleri, sarayları, sebilleri ve çeşmeler, türbeleri, hamamları, kaleleri, kasidelere, gazellere ve şarkılara tarih ve kitabe manzumelerine konu olmuş ve İstanbul'un toplum hayatına ait bazı olaylarla, kahve, tütün ve içki yasağı gibi harektlerin biraz da mizahi bir eda ile şiirde akisleri görülmüştür.
Bununla beraber, dünyanın gözü ve gönlünün takılı bulunduğu bu şehir üzerinde gereği kadar işlenilmiş denilemez.
Divan edebiyatı devrinde; İstanbul nesir yazılarda çok yer almamıştır.
Tanzimattan sonra ise Namık Kemal'in, Recaizade Ekrem'in, Sami Paşazade Sezai'nin romanlarında, Sevet-i Fünun romanında, Hüseyin Rahmi'de ve Ahmet Rasim'de; bahçeleri, binaları, mahalleleri ve çeşitli tiplerile canlandırılmıştır. (Kitaptan)
Gezme yerleri, köşkleri, bahçeleri ve çiçekleri, şiddetli kışları, bahatrının güzellikleri, mehtapları, bayramları, ramazanları, camileri ve minareleri, sarayları, sebilleri ve çeşmeler, türbeleri, hamamları, kaleleri, kasidelere, gazellere ve şarkılara tarih ve kitabe manzumelerine konu olmuş ve İstanbul'un toplum hayatına ait bazı olaylarla, kahve, tütün ve içki yasağı gibi harektlerin biraz da mizahi bir eda ile şiirde akisleri görülmüştür.
Bununla beraber, dünyanın gözü ve gönlünün takılı bulunduğu bu şehir üzerinde gereği kadar işlenilmiş denilemez.
Divan edebiyatı devrinde; İstanbul nesir yazılarda çok yer almamıştır.
Tanzimattan sonra ise Namık Kemal'in, Recaizade Ekrem'in, Sami Paşazade Sezai'nin romanlarında, Sevet-i Fünun romanında, Hüseyin Rahmi'de ve Ahmet Rasim'de; bahçeleri, binaları, mahalleleri ve çeşitli tiplerile canlandırılmıştır. (Kitaptan)