Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinden sonra, İstanbul'da ilk yaptırdığı ''Eski Saray''ın yerinde günümüzde İstanbul Üniversitesi, padişahların gizli buluşma yeri olan ''Bebek Kasrı'' yerinde Bebek Parkı, ''Üsküdar Sarayı''nın yerinde Selimiye Kışlası bulunuyor.
TBMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığınca 1954 yılındaki baskısı yenilenen tarihçi-yazar Haluk Şehsuvaroğlu'nun ''İstanbul Sarayları'' adlı kitaptan derlediği bigiler, dönemin tarihsel olaylarına ve mekanlarına ışık tutuyor.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethinden sonra bugün İstanbul Üniversitesinin bulunduğu alana, ilk sarayı olan ''Eski Saray''ı yaptırdı.
Sonraki devirler de ise padişahlar harem mensuplarıyla beraber göç edilebilecekleri büyüklükte olan Üsküdar Sarayı'nı, Aynalıkavak Sarayı'nı, İstavroz, Beşiktaş ile Topkapı, Beylerbeyi, Beşiktaş sahil saraylarını inşa ettirdi.
Haliç ve Boğaz kıyılarında ve İstanbul'un meşhur tepelerinde ise birçok av ve istirahat kasırları yapıldı.
ESKİ SARAY
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'da 1454 yılında yaptırdığı ilk saray, bugün İstanbul Üniversitesinin bulunduğu alanı işgal ediyor ve sınırları Süleymaniye Camisi'ne kadar uzanıyordu.
Eski Saray'ın yerinde ise Bizans döneminde Konstantin tarafından inşa edilen Senato Sarayı' bulunuyordu. Eski Saray'da, Yeni Saray (Topkapı Sarayı) yapıldıktan sonra sadece ölen hükümdarların valideleri, kadınları ve cariyeleri ikamet ediyordu.
Hükümdarlar bayramlarda ve bazı günlerde gittikleri Eski Saray'da, seleflerinin, validelerinin, kadınlarının hatırını sorar ve kendilerine özel dairede istirahat ederek, bazı eğlencelerle vakit geçirirdi.
1617 yılında geçirdiği yangın sonrası yanan daireleri yerine yenileri inşa edilen Eski Saray'ı 2. Mahmud, yeniçerileri kaldırdıktan sonra yıkılan kışlaların Serasker Kapısı olarak yeni ordusuna terk etmesi üzerine burada oturan kadınlar da Topkapı Sarayı'na taşındı.
PADİŞAHLARIN GİZLİ BULUŞMA YERİ BEBEK KASRI
Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmeyen Bebek Kasrı'nın zamanla harap olması dolayısıyla, İstanbul'u semt semt imar ettiren Nevşehirli İbrahim Paşa, 1725 yılında Salih Ağa'ya ''Hümayunabad'' isimli bir sahil sarayı ile hamam, cami ve dükkanlar inşa ettirdi.
Napolyon'un Mısır seferi üzerine Osmanlı İmparatorluğu İngiltere ve Rusya ile ittifak yaptı ve reis-ül küttab (Osmanlı Devletinde Hariciye Nazırlığı'nın (Dışişleri Bakanlığı) kurulmasından önceki dönemde dışişlerinden sorumlu devlet görevlisi) 1800 yılında müttefik sefirlerle kasırda gizli görüşmelerde bulundu.
2. Mahmud zamanında İngiliz sefiri Ponsonbi de, seraskerle kasırda askeri meseleler hakkında bir mülakat yaptı.
Sultan Abdülmecid, 1845'ten sonra bir gün kasra geldiğinde tamir edilmesi gerekliliğinden bahsedince buranın muhafızının da, ''Efendimiz, bu saray daha birçok padişahı eskitir'' demesi üzerine vahamete kapılıp kasrın yıktırılmasına karar verdi.
ÜSKÜDAR SARAYI
Kanuni Sultan Süleyman'ın, eski Bizans yazlık saraylarının bulunduğu bugünkü Selimiye Kışlası'nın yerinde, Mimar Sinan'a yaptırdığı Üsküdar Sarayı, 3. Murad tarafından esaslı bir tamire tabi tutularak yeni ilavelerle genişletildi.
Özellikle 4. Murad'ın rağbet ettiği bir yer olan saray, bu dönemden sonra terkedilerek bazı küçük tamirlerin dışında esaslı bir çalışma görmedi.
3. Selim'in 1794 yılında yıktırdığı sarayın enkazı Nizam-ı Cedid askerleri için yapılan kışlada kullanıldı. Kanuni devrinin yadigarı saray, muhtelif ilaveler ve tamirlerle 18. yüzyılın sonuna kadar böylece devam etti. 3. Selim zamanında ise yerine Selimiye Kışlası ile geniş bir mahalle, çarşı gibi tesisler yapıldı.
SULTAN ABDÜLAZİZ'İN DOĞDUĞU EYÜP SARAYI
Kanuni Sultan Süleyman bahar ve yaz mevsimlerinde zaman zaman Kağıthane'ye ferahlama gezilerine çıkar, İmrahor Kasrı'nda dinlenirdi. Sonraları Kağıthane'nin daha fazla rağbet görmesi üzerine 18. yüzyılda 3. Ahmet ile Sadrazam İbrahim Paşa, Kağıthane'de Versaille Fontainbleau köşklerinin planlarından ilham alarak yeni kasırlar yaptırdı.
1740 yılında ''Patrona'' isyanıyla Sadabad bölgesinin harabe haline getirilmesinin ardından, bölgenin tekrar canlanmaya başlamasıyla burada kasırların en ünlülerinden biri olan Sadabad Kasrı, Kağıthane Deresi'nin kenarında inşa edildi.
Bu kasır ile Sultan Abdülaziz'in dünyaya geldiği Eyüp Sarayı, günümüze ulaşamayan Osmanlı dönemi eserleri arasında yer alıyor.
NEŞADABAD SARAYI
Defterdarburnu üzerinde 18. yüzyılda Sadrazam Şehid Ali Paşa'ya ait yalı, paşanın vefatından sonra Meselacı Hasan Paşa tarafından satın alındı.
Pasarofça barışından sonra Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, İstanbul'un harap saraylarını tamir ettirerek yeni kasırlar inşa edip, Bebek'te de Hümayunabad isimli bir saray yaptırdı.
3. Ahmet yeni binayı görmek üzere saltanat kayığı ile gittiği Bebek'ten dönüşünde Defterdar Camisi yanındaki Hasan Paşa Yalısı'nın yerini beğendi.
Damat İbrahim Paşa burada bu hükümdar için bir sahil sarayı inşasını, tersane emini Kıbleli Zade Mehmet Bey'e emretti. O zamanlar bugünkü genişlikte olmayan Defterdarburnu, daha dik olarak sahile iniyor ve deniz ile arasında bir düzlük bulunuyordu.
Sarayı inşa etmek için dağdan alınan arazi ile birlikte zemin genişletilerek buraya bir senede zarif bir sahil sarayı yapıldı. 3. Selim Neşadabad'ı sever ve zaman zaman dinlenmek üzere Topkapı Sarayı'ndan kayıkla Defterdarburnu'na geçerdi.
3. Selim, Neşadabad Sarayı'nı kız kardeşi Hatice Sultan'ın tahsis etmesi üzerine sultan buraya yerleşti. Avrupa mimari tarzını ve süsleme sanatını beğenen Hatice Sultan, Büyükdere'de Danimarka maslahatgüzarı Baron de Hubsch'un evi ile bahçesini gördükten sonra sarayını ve bahçelerini bu şekilde düzenlemek istedi.
Hubsch'un kendisine mimari Melling'i tavsiye etmesi üzerine sanatkar, sarayın bahçesini sanatkarane bir şekilde tanzim etti. 3. Selim bir gün Neşadabad'a geldiği vakit bir ecnebi konsolosun iki genç ve güzel kızın Hatice Sultan'a misafir olduğunu öğrendi ve paravan arkasından genç kızların harp çalıp dans etmelerini büyük bir beğeni ve ilgiyle izledi.
2. Mahmud'un da muhtelif tarihlerde kızlarının ikametine tahsis ettiği Neşadabad Sarayı, evlenme çağına gelen büyük kızı Saliha Sultan için restore edildi. Uzun yıllar bu sarayda oturan Saliha Sultan, ilk çocuğu Abdülhamit Bey'i burada dünyaya getirdi.
2. Mahmud'un kız kardeşi Hibetullah Sultan 1841 yılında burada vefat etti. Abdülmecit devrinde de sultanların ikametine tahsis edilen sarayda, bazı büyük düğünler yapıldı. Kırım Harbi sebebiyle İstanbul'a gelen ve bu sarayda ağırlanan Prens Napolyon, saraydan ayrılırken nöbetçilere birer madalya hediye etti.
Bu görkemli saray da zamana yenik düşerek günümüze ulaşamadı.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinden sonra, İstanbul'da ilk yaptırdığı ''Eski Saray''ın yerinde günümüzde İstanbul Üniversitesi, padişahların gizli buluşma yeri olan ''Bebek Kasrı'' yerinde Bebek Parkı, ''Üsküdar Sarayı''nın yerinde Selimiye Kışlası bulunuyor.
TBMM Milli Saraylar Genel Sekreter Yardımcılığınca 1954 yılındaki baskısı yenilenen tarihçi-yazar Haluk Şehsuvaroğlu'nun ''İstanbul Sarayları'' adlı kitaptan derlediği bigiler, dönemin tarihsel olaylarına ve mekanlarına ışık tutuyor.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethinden sonra bugün İstanbul Üniversitesinin bulunduğu alana, ilk sarayı olan ''Eski Saray''ı yaptırdı.
Sonraki devirler de ise padişahlar harem mensuplarıyla beraber göç edilebilecekleri büyüklükte olan Üsküdar Sarayı'nı, Aynalıkavak Sarayı'nı, İstavroz, Beşiktaş ile Topkapı, Beylerbeyi, Beşiktaş sahil saraylarını inşa ettirdi.
Haliç ve Boğaz kıyılarında ve İstanbul'un meşhur tepelerinde ise birçok av ve istirahat kasırları yapıldı.
ESKİ SARAY
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'da 1454 yılında yaptırdığı ilk saray, bugün İstanbul Üniversitesinin bulunduğu alanı işgal ediyor ve sınırları Süleymaniye Camisi'ne kadar uzanıyordu.
Eski Saray'ın yerinde ise Bizans döneminde Konstantin tarafından inşa edilen Senato Sarayı' bulunuyordu. Eski Saray'da, Yeni Saray (Topkapı Sarayı) yapıldıktan sonra sadece ölen hükümdarların valideleri, kadınları ve cariyeleri ikamet ediyordu.
Hükümdarlar bayramlarda ve bazı günlerde gittikleri Eski Saray'da, seleflerinin, validelerinin, kadınlarının hatırını sorar ve kendilerine özel dairede istirahat ederek, bazı eğlencelerle vakit geçirirdi.
1617 yılında geçirdiği yangın sonrası yanan daireleri yerine yenileri inşa edilen Eski Saray'ı 2. Mahmud, yeniçerileri kaldırdıktan sonra yıkılan kışlaların Serasker Kapısı olarak yeni ordusuna terk etmesi üzerine burada oturan kadınlar da Topkapı Sarayı'na taşındı.
PADİŞAHLARIN GİZLİ BULUŞMA YERİ BEBEK KASRI
Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmeyen Bebek Kasrı'nın zamanla harap olması dolayısıyla, İstanbul'u semt semt imar ettiren Nevşehirli İbrahim Paşa, 1725 yılında Salih Ağa'ya ''Hümayunabad'' isimli bir sahil sarayı ile hamam, cami ve dükkanlar inşa ettirdi.
Napolyon'un Mısır seferi üzerine Osmanlı İmparatorluğu İngiltere ve Rusya ile ittifak yaptı ve reis-ül küttab (Osmanlı Devletinde Hariciye Nazırlığı'nın (Dışişleri Bakanlığı) kurulmasından önceki dönemde dışişlerinden sorumlu devlet görevlisi) 1800 yılında müttefik sefirlerle kasırda gizli görüşmelerde bulundu.
2. Mahmud zamanında İngiliz sefiri Ponsonbi de, seraskerle kasırda askeri meseleler hakkında bir mülakat yaptı.
Sultan Abdülmecid, 1845'ten sonra bir gün kasra geldiğinde tamir edilmesi gerekliliğinden bahsedince buranın muhafızının da, ''Efendimiz, bu saray daha birçok padişahı eskitir'' demesi üzerine vahamete kapılıp kasrın yıktırılmasına karar verdi.
ÜSKÜDAR SARAYI
Kanuni Sultan Süleyman'ın, eski Bizans yazlık saraylarının bulunduğu bugünkü Selimiye Kışlası'nın yerinde, Mimar Sinan'a yaptırdığı Üsküdar Sarayı, 3. Murad tarafından esaslı bir tamire tabi tutularak yeni ilavelerle genişletildi.
Özellikle 4. Murad'ın rağbet ettiği bir yer olan saray, bu dönemden sonra terkedilerek bazı küçük tamirlerin dışında esaslı bir çalışma görmedi.
3. Selim'in 1794 yılında yıktırdığı sarayın enkazı Nizam-ı Cedid askerleri için yapılan kışlada kullanıldı. Kanuni devrinin yadigarı saray, muhtelif ilaveler ve tamirlerle 18. yüzyılın sonuna kadar böylece devam etti. 3. Selim zamanında ise yerine Selimiye Kışlası ile geniş bir mahalle, çarşı gibi tesisler yapıldı.
SULTAN ABDÜLAZİZ'İN DOĞDUĞU EYÜP SARAYI
Kanuni Sultan Süleyman bahar ve yaz mevsimlerinde zaman zaman Kağıthane'ye ferahlama gezilerine çıkar, İmrahor Kasrı'nda dinlenirdi. Sonraları Kağıthane'nin daha fazla rağbet görmesi üzerine 18. yüzyılda 3. Ahmet ile Sadrazam İbrahim Paşa, Kağıthane'de Versaille Fontainbleau köşklerinin planlarından ilham alarak yeni kasırlar yaptırdı.
1740 yılında ''Patrona'' isyanıyla Sadabad bölgesinin harabe haline getirilmesinin ardından, bölgenin tekrar canlanmaya başlamasıyla burada kasırların en ünlülerinden biri olan Sadabad Kasrı, Kağıthane Deresi'nin kenarında inşa edildi.
Bu kasır ile Sultan Abdülaziz'in dünyaya geldiği Eyüp Sarayı, günümüze ulaşamayan Osmanlı dönemi eserleri arasında yer alıyor.
NEŞADABAD SARAYI
Defterdarburnu üzerinde 18. yüzyılda Sadrazam Şehid Ali Paşa'ya ait yalı, paşanın vefatından sonra Meselacı Hasan Paşa tarafından satın alındı.
Pasarofça barışından sonra Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, İstanbul'un harap saraylarını tamir ettirerek yeni kasırlar inşa edip, Bebek'te de Hümayunabad isimli bir saray yaptırdı.
3. Ahmet yeni binayı görmek üzere saltanat kayığı ile gittiği Bebek'ten dönüşünde Defterdar Camisi yanındaki Hasan Paşa Yalısı'nın yerini beğendi.
Damat İbrahim Paşa burada bu hükümdar için bir sahil sarayı inşasını, tersane emini Kıbleli Zade Mehmet Bey'e emretti. O zamanlar bugünkü genişlikte olmayan Defterdarburnu, daha dik olarak sahile iniyor ve deniz ile arasında bir düzlük bulunuyordu.
Sarayı inşa etmek için dağdan alınan arazi ile birlikte zemin genişletilerek buraya bir senede zarif bir sahil sarayı yapıldı. 3. Selim Neşadabad'ı sever ve zaman zaman dinlenmek üzere Topkapı Sarayı'ndan kayıkla Defterdarburnu'na geçerdi.
3. Selim, Neşadabad Sarayı'nı kız kardeşi Hatice Sultan'ın tahsis etmesi üzerine sultan buraya yerleşti. Avrupa mimari tarzını ve süsleme sanatını beğenen Hatice Sultan, Büyükdere'de Danimarka maslahatgüzarı Baron de Hubsch'un evi ile bahçesini gördükten sonra sarayını ve bahçelerini bu şekilde düzenlemek istedi.
Hubsch'un kendisine mimari Melling'i tavsiye etmesi üzerine sanatkar, sarayın bahçesini sanatkarane bir şekilde tanzim etti. 3. Selim bir gün Neşadabad'a geldiği vakit bir ecnebi konsolosun iki genç ve güzel kızın Hatice Sultan'a misafir olduğunu öğrendi ve paravan arkasından genç kızların harp çalıp dans etmelerini büyük bir beğeni ve ilgiyle izledi.
2. Mahmud'un da muhtelif tarihlerde kızlarının ikametine tahsis ettiği Neşadabad Sarayı, evlenme çağına gelen büyük kızı Saliha Sultan için restore edildi. Uzun yıllar bu sarayda oturan Saliha Sultan, ilk çocuğu Abdülhamit Bey'i burada dünyaya getirdi.
2. Mahmud'un kız kardeşi Hibetullah Sultan 1841 yılında burada vefat etti. Abdülmecit devrinde de sultanların ikametine tahsis edilen sarayda, bazı büyük düğünler yapıldı. Kırım Harbi sebebiyle İstanbul'a gelen ve bu sarayda ağırlanan Prens Napolyon, saraydan ayrılırken nöbetçilere birer madalya hediye etti.
Bu görkemli saray da zamana yenik düşerek günümüze ulaşamadı.