Fethin hemen ardından İstanbul'da ilk örgütlenen tarikatların, bu şehre özgü bir tasavvufi kültür meydana getirdiği anlaşılmaktadır. İstanbul'a dışardan gelen ve irşad faaliyeti yürütmek isteyen şeyhlerin buradaki şeyhlerden de hilafet alam zorunluluğu, tasavvuf yolunun yozlaşmasını engellemiştir. Günümüzde Rumeli'de faaliyet gösteren birçok tekkenin şeyhi, kendi icazetlerinin İstanbul'da ne yazık ki çoktan ortadan kalkmış tekkelere uzanıyor olmasıyla övünmektedirler.
İstanbul'un 100 Sufisi adlı eserde yer verilen kişilikler öncelikle pir makamında olanlardır. Tarikat pirlerinin yanında, yer verdiğimiz ikinci zümre, İstanbul'un önde gelen tekkelerinin kurucu şeyhleri ve 1925 yılındaki son şeyhleridir. Kitapta yer alan üçüncü ve son zümre ise, eserleriyle İstanbul'un sanat ve edebiyat yaşantısına iz bırakmış dervişlerdir.” - Ebru Erte
Fethin hemen ardından İstanbul'da ilk örgütlenen tarikatların, bu şehre özgü bir tasavvufi kültür meydana getirdiği anlaşılmaktadır. İstanbul'a dışardan gelen ve irşad faaliyeti yürütmek isteyen şeyhlerin buradaki şeyhlerden de hilafet alam zorunluluğu, tasavvuf yolunun yozlaşmasını engellemiştir. Günümüzde Rumeli'de faaliyet gösteren birçok tekkenin şeyhi, kendi icazetlerinin İstanbul'da ne yazık ki çoktan ortadan kalkmış tekkelere uzanıyor olmasıyla övünmektedirler.
İstanbul'un 100 Sufisi adlı eserde yer verilen kişilikler öncelikle pir makamında olanlardır. Tarikat pirlerinin yanında, yer verdiğimiz ikinci zümre, İstanbul'un önde gelen tekkelerinin kurucu şeyhleri ve 1925 yılındaki son şeyhleridir. Kitapta yer alan üçüncü ve son zümre ise, eserleriyle İstanbul'un sanat ve edebiyat yaşantısına iz bırakmış dervişlerdir.” - Ebru Erte