Bu kitap, 18. yüzyılda kaleme alınmış Ka‘be-name adlı manzum bir eser üzerindeki incelemelerimizi ve bu konu çerçevesinde yaptığımız araştırmaları ihtiva etmektedir. Ka‘be-name Ka‘be'nin tarihinin, özelliklerinin ve Ka‘be ile ilgili inanışların şiir formunda anlatıldığı bir mesnevidir. Bu manzume, Hicri 1131 (Milâdî 1718/1719) yılında kaleme alınmıştır. Eserin yazarı Safi mahlasını kullanan Mustafa efendidir. Edirne doğumlu olan şairin hayatı ve eserleri hakkında bilinenler çok kısıtlıdır. Mevcut çalışmalarda yer alan bu bilgilere göre onun divan-ı hümâyûn kâtiplerinden olduğu, lakabının da halk arasında Tavîlebaşı Mustafâ olarak bilindiği belirtilmekte ve tezkirelerde ismi geçmeyen bir şair olduğu konusunda fikir birliği bulunmaktadır. Ancak yaptığımız araştırmalar bizi, bazı biyografik kaynaklarda ve tezkirelerde Safî'nin farklı bir isimle yer aldığı sonucuna ulaştırmış; bu durum, kitabımızda gerekçeleri ile ortaya konulmuştur.
Bu kitap, giriş ve dört ana bölümden oluşmaktadır. Üç kısımdan oluşan giriş bölümünde öncelikle Ka‘be'nin sözlük ve terim anlamı üzerinde durulmuş ardından Kur'ân-ı Kerim'de geçen diğer isimlerinden bahsedilmiştir. İkinci olarak Hacerü'-l-Esved, Hicr, Hatîm, Mîzâb-ı Ka‘be, Makâm-ı İbrahim, Zemzem, Zemzem Kuyusu, Safâ-Merve ve Beyt-i Ma‘mûr gibi Ka‘be ile ilgili hususlar hakkında bilgi verilmiştir. Sonrasında ise Türk edebiyatında Ka‘be konusunun işlenişi hakkında özet olarak bilgi verilmiş ve Ka‘be mevzusuyla ilgili eserlerden bahsedilmiştir. Kitabımızın birinci ana bölümü, “Şairle İlgili Bilgiler” başlığı etrafında toplanan beş kısımdan oluşmaktadır. Bu bölümde şairin hayatı ve eserleri hakkında yaptığımız incelemeler neticesinde ulaşılan bilgilere yer verilmiştir. İkinci ana bölümde “Eserin Tanıtımıyla İlgili Bilgiler” üst başlığı etrafında toplanan dört alt başlık yer almaktadır. Bu kısımlarda “Eser adı”, “Beyit sayısı”, “Yazılış tarihi” ve “Nüsha bilgisi” gibi başlıklar altında eserin tanıtımıyla ilgili bilgiler bulunmaktadır. Üçüncü ana bölüm eserin şekil ve muhteva incelemesine ayrılmıştır. Bu kısımda öncelikle eserin nazım şekli, vezni, aruz kusurları gibi şekle dair özellikleri üzerinde durulmuş; ardından sırasıyla sebeb-i telif, yazılış şekli/yöntemi, bilgi güvenliği/doğruluğu, zamane şairlerini eleştiri, nasihat, muhteva ve beyitlere göre muhteva dağılımı gibi başlıklar altında eserin muhtevasıyla ilgili özelliklerinden bahsedilmiştir. Dördüncü ana bölümde ise manzumenin transkripsiyonlu metni bulunmaktadır. Bu bölümde manzumenin yazı çevirisi yapılırken her beyte numara verilmiş ve manzume transkripsiyon alfabesine uygun olarak Latin harflerine aktarılmıştır. Metnin hemen ardından manzume üzerinde yapılacak daha sonraki çalışmalarda kolaylık sağlaması adına alfabetik sırayla şahıs, mekan ve eser isimlerini muhtevi bir dizin eklenmiştir. Dizinin ardından metnin anlaşılmasını kolaylaştırması düşüncesiyle bir de sözlük hazırlanmıştır. Çalışmanın en sonunda ise eserin asıl nüshasının tıpkıbasımı yer almaktadır.