#smrgKİTABEVİ Kadın Haklarının Medeni Kanun Öncesi ve Sonrası Karşılaştırmalı Tahlili -
Feminizm kavramına açıklık getirmeye çalışırsak; feminizm, toplumdaki kadın erkek eşitsizliğini ortadan kaldırarak her türlü özel ve kamusal haklara sahip olma yolunda atılan girişimlerdir denilebilir. Buna ek olarak toplumun yarattığı baskıdan kurtularak aynı zamanda ataerkil toplumsal yapıyı da kırmaya çalışarak her türlü meşru haklarına kavuşma çabasıdır.
Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, kadınların haklarıyla doğru orantılıdır. Çünkü kadın haklarının olmadığı bir ülkenin, çağdaş ve gelişmiş olduğunu söylemek neredeyse imkansızdır. Bir ülkenin çağdaş ve gelişmiş olduğunu gösteren en önemli faktör kadınlardır. Ülkenin kalkınması ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için kadınların, toplumsal ve siyasi hayatta sahip oldukları hakları, en iyi şekilde kullanarak ülkeye katkı sağlamaları ile olacaktır. Feminizm anlayışı, farklı dönemlerde farklı arzları teşkil etmiştir. Bu anlayış fikirsel ve eylemsel birçok ideolojiyi etkileyerek şekil almıştır. Bu şekilde farklı görüş ve düşünceler ortaya çıkmıştır. Bu görüş ve düşüncelerin çevresinde, kadınların bireysel ve evrensel hakları yer almıştır.
Toplumsal yaşamda, erkeğe ve kadına biçilen roller vardır. Bu roller bazen biyolojik faktörler bazen de toplum tarafında üretilen geleneksel cinsiyet rolleridir. Ama her zaman kadına biçilen roller, kadının toplumsal hayatta her dönem, ikinci planda kalmasına neden olmuştur. Bu durumun kötü yanı şu ki; kadının da bu rolleri içselleştirmiş olmasıdır. Erkek ise her zaman üstün tahakkümünü koruyarak başköşeye çekilmiştir. Böylece kadın, toplumun kendisine dayattığı 'kadınlık' model ve profiline bürünmeye mahkum bırakılmıştır.
Feminizm kavramına açıklık getirmeye çalışırsak; feminizm, toplumdaki kadın erkek eşitsizliğini ortadan kaldırarak her türlü özel ve kamusal haklara sahip olma yolunda atılan girişimlerdir denilebilir. Buna ek olarak toplumun yarattığı baskıdan kurtularak aynı zamanda ataerkil toplumsal yapıyı da kırmaya çalışarak her türlü meşru haklarına kavuşma çabasıdır.
Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, kadınların haklarıyla doğru orantılıdır. Çünkü kadın haklarının olmadığı bir ülkenin, çağdaş ve gelişmiş olduğunu söylemek neredeyse imkansızdır. Bir ülkenin çağdaş ve gelişmiş olduğunu gösteren en önemli faktör kadınlardır. Ülkenin kalkınması ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için kadınların, toplumsal ve siyasi hayatta sahip oldukları hakları, en iyi şekilde kullanarak ülkeye katkı sağlamaları ile olacaktır. Feminizm anlayışı, farklı dönemlerde farklı arzları teşkil etmiştir. Bu anlayış fikirsel ve eylemsel birçok ideolojiyi etkileyerek şekil almıştır. Bu şekilde farklı görüş ve düşünceler ortaya çıkmıştır. Bu görüş ve düşüncelerin çevresinde, kadınların bireysel ve evrensel hakları yer almıştır.
Toplumsal yaşamda, erkeğe ve kadına biçilen roller vardır. Bu roller bazen biyolojik faktörler bazen de toplum tarafında üretilen geleneksel cinsiyet rolleridir. Ama her zaman kadına biçilen roller, kadının toplumsal hayatta her dönem, ikinci planda kalmasına neden olmuştur. Bu durumun kötü yanı şu ki; kadının da bu rolleri içselleştirmiş olmasıdır. Erkek ise her zaman üstün tahakkümünü koruyarak başköşeye çekilmiştir. Böylece kadın, toplumun kendisine dayattığı 'kadınlık' model ve profiline bürünmeye mahkum bırakılmıştır.