#smrgKİTABEVİ Kadın Haklarının Medeni Kanun Öncesi ve Sonrası Karşılaştırmalı Tahlili -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6257445030
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Stok Kodu:
1199202297
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
137 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
110,60
Havale/EFT ile: 107,28
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199202297
588292
Kadın Haklarının Medeni Kanun Öncesi ve Sonrası Karşılaştırmalı Tahlili -
Kadın Haklarının Medeni Kanun Öncesi ve Sonrası Karşılaştırmalı Tahlili - #smrgKİTABEVİ
110.60
Kadınların problemleri geçmişten günümüze kadar hep var olmuştur. Bu çalışmada sorunların ne zaman, nerede ve nasıl çözülmeye başlandığı üzerinde durulmuştur. Bu tezimizde kadınların uyanışını, haklarını arama yollarına girişimlerini ve hak haykırışları ele alınmıştır. Kadınlar hangi dönemde, ne şekilde seslerini duyurmaya çalışmışlar ve ne kadar etkili olabilmişler sorularına cevap aranmıştır. Kadınlar hak arayışına, toplum belli bir refah seviyesine ulaştıktan sonra başlamıştı. Bu hak arayışı, özellikle Aydınlanma dönemi sonrası başlamıştır. Kadınlar erkekler gibi toplumsal, siyasal, hukuki ve idari gibi pek çok alanda hak sahibi olmak ve bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için uğraş vermişlerdir. Bu uğraşlar toplumda yeni bir akımın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni akım veya kavram, feminizm olmuştur.

Feminizm kavramına açıklık getirmeye çalışırsak; feminizm, toplumdaki kadın erkek eşitsizliğini ortadan kaldırarak her türlü özel ve kamusal haklara sahip olma yolunda atılan girişimlerdir denilebilir. Buna ek olarak toplumun yarattığı baskıdan kurtularak aynı zamanda ataerkil toplumsal yapıyı da kırmaya çalışarak her türlü meşru haklarına kavuşma çabasıdır.

Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, kadınların haklarıyla doğru orantılıdır. Çünkü kadın haklarının olmadığı bir ülkenin, çağdaş ve gelişmiş olduğunu söylemek neredeyse imkansızdır. Bir ülkenin çağdaş ve gelişmiş olduğunu gösteren en önemli faktör kadınlardır. Ülkenin kalkınması ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için kadınların, toplumsal ve siyasi hayatta sahip oldukları hakları, en iyi şekilde kullanarak ülkeye katkı sağlamaları ile olacaktır. Feminizm anlayışı, farklı dönemlerde farklı arzları teşkil etmiştir. Bu anlayış fikirsel ve eylemsel birçok ideolojiyi etkileyerek şekil almıştır. Bu şekilde farklı görüş ve düşünceler ortaya çıkmıştır. Bu görüş ve düşüncelerin çevresinde, kadınların bireysel ve evrensel hakları yer almıştır.

Toplumsal yaşamda, erkeğe ve kadına biçilen roller vardır. Bu roller bazen biyolojik faktörler bazen de toplum tarafında üretilen geleneksel cinsiyet rolleridir. Ama her zaman kadına biçilen roller, kadının toplumsal hayatta her dönem, ikinci planda kalmasına neden olmuştur. Bu durumun kötü yanı şu ki; kadının da bu rolleri içselleştirmiş olmasıdır. Erkek ise her zaman üstün tahakkümünü koruyarak başköşeye çekilmiştir. Böylece kadın, toplumun kendisine dayattığı 'kadınlık' model ve profiline bürünmeye mahkum bırakılmıştır.

Kadınların problemleri geçmişten günümüze kadar hep var olmuştur. Bu çalışmada sorunların ne zaman, nerede ve nasıl çözülmeye başlandığı üzerinde durulmuştur. Bu tezimizde kadınların uyanışını, haklarını arama yollarına girişimlerini ve hak haykırışları ele alınmıştır. Kadınlar hangi dönemde, ne şekilde seslerini duyurmaya çalışmışlar ve ne kadar etkili olabilmişler sorularına cevap aranmıştır. Kadınlar hak arayışına, toplum belli bir refah seviyesine ulaştıktan sonra başlamıştı. Bu hak arayışı, özellikle Aydınlanma dönemi sonrası başlamıştır. Kadınlar erkekler gibi toplumsal, siyasal, hukuki ve idari gibi pek çok alanda hak sahibi olmak ve bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için uğraş vermişlerdir. Bu uğraşlar toplumda yeni bir akımın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni akım veya kavram, feminizm olmuştur.

Feminizm kavramına açıklık getirmeye çalışırsak; feminizm, toplumdaki kadın erkek eşitsizliğini ortadan kaldırarak her türlü özel ve kamusal haklara sahip olma yolunda atılan girişimlerdir denilebilir. Buna ek olarak toplumun yarattığı baskıdan kurtularak aynı zamanda ataerkil toplumsal yapıyı da kırmaya çalışarak her türlü meşru haklarına kavuşma çabasıdır.

Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, kadınların haklarıyla doğru orantılıdır. Çünkü kadın haklarının olmadığı bir ülkenin, çağdaş ve gelişmiş olduğunu söylemek neredeyse imkansızdır. Bir ülkenin çağdaş ve gelişmiş olduğunu gösteren en önemli faktör kadınlardır. Ülkenin kalkınması ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için kadınların, toplumsal ve siyasi hayatta sahip oldukları hakları, en iyi şekilde kullanarak ülkeye katkı sağlamaları ile olacaktır. Feminizm anlayışı, farklı dönemlerde farklı arzları teşkil etmiştir. Bu anlayış fikirsel ve eylemsel birçok ideolojiyi etkileyerek şekil almıştır. Bu şekilde farklı görüş ve düşünceler ortaya çıkmıştır. Bu görüş ve düşüncelerin çevresinde, kadınların bireysel ve evrensel hakları yer almıştır.

Toplumsal yaşamda, erkeğe ve kadına biçilen roller vardır. Bu roller bazen biyolojik faktörler bazen de toplum tarafında üretilen geleneksel cinsiyet rolleridir. Ama her zaman kadına biçilen roller, kadının toplumsal hayatta her dönem, ikinci planda kalmasına neden olmuştur. Bu durumun kötü yanı şu ki; kadının da bu rolleri içselleştirmiş olmasıdır. Erkek ise her zaman üstün tahakkümünü koruyarak başköşeye çekilmiştir. Böylece kadın, toplumun kendisine dayattığı 'kadınlık' model ve profiline bürünmeye mahkum bırakılmıştır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat