#smrgKİTABEVİ Kahraman Doğa İnsana Karşı - 2024

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786256429031
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199223611
Boyut:
15x22
Sayfa Sayısı:
146
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
indirimli
190,00
Havale/EFT ile: 184,30
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199223611
609887
Kahraman Doğa İnsana Karşı -        2024
Kahraman Doğa İnsana Karşı - 2024 #smrgKİTABEVİ
190.00
“Işığın değerini anlamak için kör olmaya, sesin değerini anlamak için sağır olmaya, yürümenin değerini anlamak için kötürüm olmaya gerek yok. Sigara içenler kanser olduklarında anlarlar yaptıkları hatayı; aşılanmaya karşı çıkanlar ancak hastalandıklarında pişmanlık duyarlar; sağlamken kendilerini korumayanlar sonra üzülürler ama olan olmuştur bir kere. Kaybetmeden sağlığın değerini anlamıyor insanoğlu.

Yalnızca sağlığını değil, insanoğlu elindeki diğer değerlerini de kaybetmeden önemlerini anlayamıyor, aklı başına gelmiyor, nelere sahip olduğunu bilemiyor. Depremde evimiz yıkılıyor, değerini anlıyoruz; savaşta en yakınlarımızı yitiriyoruz, ne kadar değerli olduklarını hatırlıyoruz; işimizi kaybediyoruz, çalışmanın yalnızca bir kazanç kapısı değil yaşamımızın bir parçası olduğunu fark ediyoruz.

Peki, insanoğlunun sahip olduğu en değerli, hiç vazgeçilemez olan şey nedir?

Eminim, büyük çoğunluk bu soruya, canıdır, malıdır, ailesidir, işidir, sağlığıdır gibi yanıtlar verecektir. Çünkü insanoğlu “ben” merkezli, yalnızca kendisinin sahip olduklarının farkında; onları yitirmek istemiyor. Böyle olunca, asıl büyük çerçeveyi, sahip olduğu en değerli şeyi göremiyor; onsuz yaşayamayacağının farkında değil.

O şey, üzerinde yaşadığımız Dünyadır; soluduğumuz havadır; içtiğimiz sudur; bir parçası oluğumuz ve keyif aldığımız doğadır. Doğa bozulursa, tahrip edilirse, Dünya yaşanamaz bir küre haline gelirse, insanoğlu yok olur. Ama insanoğlu yok olursa, Dünya dönmeye devam edecektir; hatta daha mutlu bir şekilde. Çünkü Dünya insanoğlunun zulmünden çok çekiyor; ormanları yandıkça, suları kirlendikçe, okyanusları çöplüğe dönüştükçe, buzulları eridikçe, atmosferi yok oldukça, toprağının altı üstüne geldikçe çok canı yanıyor. Doğa, bu bozulmaları düzeltebilmek için kahramanca çabalıyor; insanoğlu ile mücadele ediyor. Ama insanoğlu o kadar vurdumduymaz, o kadar bencil, o kadar acımasız, geleceği görmekten, yaklaşan kıyameti sezebilmekten o kadar aciz ki, doğa giderek daha fazla tahrip ediliyor, kirleniyor, barındırdığı canlıları, güzelliklerini kaybediyor; bu duruma karşı koymakta zorlanıyor. Kendi başına bırakılsa kendini toparlayacak, tahrip olan kısımlarını onaracak, fakat insanoğlu ona bu şansı vermiyor,..” -Önsözden.

“Işığın değerini anlamak için kör olmaya, sesin değerini anlamak için sağır olmaya, yürümenin değerini anlamak için kötürüm olmaya gerek yok. Sigara içenler kanser olduklarında anlarlar yaptıkları hatayı; aşılanmaya karşı çıkanlar ancak hastalandıklarında pişmanlık duyarlar; sağlamken kendilerini korumayanlar sonra üzülürler ama olan olmuştur bir kere. Kaybetmeden sağlığın değerini anlamıyor insanoğlu.

Yalnızca sağlığını değil, insanoğlu elindeki diğer değerlerini de kaybetmeden önemlerini anlayamıyor, aklı başına gelmiyor, nelere sahip olduğunu bilemiyor. Depremde evimiz yıkılıyor, değerini anlıyoruz; savaşta en yakınlarımızı yitiriyoruz, ne kadar değerli olduklarını hatırlıyoruz; işimizi kaybediyoruz, çalışmanın yalnızca bir kazanç kapısı değil yaşamımızın bir parçası olduğunu fark ediyoruz.

Peki, insanoğlunun sahip olduğu en değerli, hiç vazgeçilemez olan şey nedir?

Eminim, büyük çoğunluk bu soruya, canıdır, malıdır, ailesidir, işidir, sağlığıdır gibi yanıtlar verecektir. Çünkü insanoğlu “ben” merkezli, yalnızca kendisinin sahip olduklarının farkında; onları yitirmek istemiyor. Böyle olunca, asıl büyük çerçeveyi, sahip olduğu en değerli şeyi göremiyor; onsuz yaşayamayacağının farkında değil.

O şey, üzerinde yaşadığımız Dünyadır; soluduğumuz havadır; içtiğimiz sudur; bir parçası oluğumuz ve keyif aldığımız doğadır. Doğa bozulursa, tahrip edilirse, Dünya yaşanamaz bir küre haline gelirse, insanoğlu yok olur. Ama insanoğlu yok olursa, Dünya dönmeye devam edecektir; hatta daha mutlu bir şekilde. Çünkü Dünya insanoğlunun zulmünden çok çekiyor; ormanları yandıkça, suları kirlendikçe, okyanusları çöplüğe dönüştükçe, buzulları eridikçe, atmosferi yok oldukça, toprağının altı üstüne geldikçe çok canı yanıyor. Doğa, bu bozulmaları düzeltebilmek için kahramanca çabalıyor; insanoğlu ile mücadele ediyor. Ama insanoğlu o kadar vurdumduymaz, o kadar bencil, o kadar acımasız, geleceği görmekten, yaklaşan kıyameti sezebilmekten o kadar aciz ki, doğa giderek daha fazla tahrip ediliyor, kirleniyor, barındırdığı canlıları, güzelliklerini kaybediyor; bu duruma karşı koymakta zorlanıyor. Kendi başına bırakılsa kendini toparlayacak, tahrip olan kısımlarını onaracak, fakat insanoğlu ona bu şansı vermiyor,..” -Önsözden.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat