#smrgKİTABEVİ Kapitalizm, Arzu ve Kölelik - Marx ve Spinoza'nın İşbirliği -
"Kapitalizme özgü toplumsal yapılardan kurtulmak, duygusal kölelikten kurtulmamızı sağlamaz. Tek başına, arzunun ve sarf edilen güçlerin başıbozuk şiddetinden kurtaramaz bizi. Spinoza'nın duygular konusundaki gerçekçiliği, bu noktada belki en çok Marksist ütopyanın işine yarar: Sarsıp kendine getirir. Sınıfların ve sınıf çatışmalarının tamamen tasfiyesiyle siyasetin ortadan kaldırılması, proletaryanın zaferiyle bütün husumetlerin aşılması, sınıf çıkarlarından tamamen arınmış sınıfsızlığın ortaya çıkması... - bunların hepsi post-siyasal birer hayalden ibarettir ve belki de Marx'ın yaptığı en büyük antropolojik hata budur: Şiddeti kökünden yok edebileceğini sanmak; oysa en az tahripkâr şiddet biçimlenimlerini aramak dışında bir hedef olamaz ufkumuzda."
Bu heyecan verici kitabı zevkle okuyacağınızı umuyoruz.
Kitaptan kısa bir pasaj:
"Para denen arzu nesnesine olan bağımlılık, ücretli hizmetin zemini, bütün iş sözleşmelerinin art düşüncesi, hem işverenin hem de çalışanın farkında olduğu tehdidin temelidir. Kapitalist yapılar işverenleri yegane para tedarikçisi durumuna getirmiştir. Ücretli emekçilerin "bedenlerini" hizmete koşma işi, conatus-arzu'nun para denen nesneye sabitlenmesinden alır gücünü."
"Kapitalizme özgü toplumsal yapılardan kurtulmak, duygusal kölelikten kurtulmamızı sağlamaz. Tek başına, arzunun ve sarf edilen güçlerin başıbozuk şiddetinden kurtaramaz bizi. Spinoza'nın duygular konusundaki gerçekçiliği, bu noktada belki en çok Marksist ütopyanın işine yarar: Sarsıp kendine getirir. Sınıfların ve sınıf çatışmalarının tamamen tasfiyesiyle siyasetin ortadan kaldırılması, proletaryanın zaferiyle bütün husumetlerin aşılması, sınıf çıkarlarından tamamen arınmış sınıfsızlığın ortaya çıkması... - bunların hepsi post-siyasal birer hayalden ibarettir ve belki de Marx'ın yaptığı en büyük antropolojik hata budur: Şiddeti kökünden yok edebileceğini sanmak; oysa en az tahripkâr şiddet biçimlenimlerini aramak dışında bir hedef olamaz ufkumuzda."
Bu heyecan verici kitabı zevkle okuyacağınızı umuyoruz.
Kitaptan kısa bir pasaj:
"Para denen arzu nesnesine olan bağımlılık, ücretli hizmetin zemini, bütün iş sözleşmelerinin art düşüncesi, hem işverenin hem de çalışanın farkında olduğu tehdidin temelidir. Kapitalist yapılar işverenleri yegane para tedarikçisi durumuna getirmiştir. Ücretli emekçilerin "bedenlerini" hizmete koşma işi, conatus-arzu'nun para denen nesneye sabitlenmesinden alır gücünü."