#smrgKİTABEVİ Karadelik Güncesi - Konstantiniyye Üçlemesi II - 2020
Uykuda Çocuk Ölümleri ve Gecenin Atları ile birlikte Karadelik Güncesi, Ali Teoman'ın "Konstantiniyye Üçlemesi" adını verdiği dizinin ikinci romanı. Yazar, "Konstantiniyye Üçlemesi" ile ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı: "Bu romanlar farklı karakterlerin öykülerini anlattıkları için birbirlerinin devamı sayılamazlar, ama aynı gerçeküstü, fantastik, grotesk atmosfere, zaman ötesi bir İstanbul'a konumlanmış olmaları nedeniyle, olayların üzerinde geçtiği benzer bir artalan oluştururlar. Bu İstanbul hem altın ve gümüş paralarla alışveriş edilen, hem bilgisayar kullanılan, hem hamamlara gidilen, hem çelik strüktürlü gökdelenlerde çalışılan, hem atlı kupa arabalarına binilen, hem girift bir metro ağıyla kaplı, değişik dönemler, yapılar, buluşlar ve olayların iç içe geçtiği tuhaf bir İstanbul'dur. Bir romandaki karakter ve öyküler, diğerinde arka planda görünebilir. Üçlemeyi oluşturan romanların her biri aynı konuya odaklanmakla birlikte, sanki aynı nesneye değişik bir yönden yaklaşmaktadır."
Çekimgücü yüksek bir roman: "Karadelik Güncesi"
Ali Teoman, tanıdık ama yine de tedirgin edici sanrılarla dolu bir dünyada uzun bir gezintiye çıkarıyor bizleri. Bu serüvende Dava Vekili İbrahim Nemrûd'la birlikte avukatlardan tellaklara, dervişlerden bahçıvanlara, psikanalistlerden yarı deli bilimadamlarına birçok karakterle tanışıp herbirinin öyküsüne kulak misafiri oluyoruz ve giderek belki de dava vekilinin yazgısının bu kent aracılığıyla bütün insanlığın yazgısına dönüştüğü bir sona doğru kaçınılmazcasına sürükleniyoruz. Ali Teoman'dan, zaman ötesi bir İstanbul'da cereyan eden, yeraltı dünyasının sırlarının anlatıldığı grotesk atmosferiyle çarpan, fantastik kişilerle şaşırtan, gerçeküstü olaylarla güldüren, ironiyle kara mizahın at oynattığı bir acaip masal; yazarın tabiriyle "bir melun ve mendebur roman".
Uykuda Çocuk Ölümleri ve Gecenin Atları ile birlikte Karadelik Güncesi, Ali Teoman'ın "Konstantiniyye Üçlemesi" adını verdiği dizinin ikinci romanı. Yazar, "Konstantiniyye Üçlemesi" ile ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı: "Bu romanlar farklı karakterlerin öykülerini anlattıkları için birbirlerinin devamı sayılamazlar, ama aynı gerçeküstü, fantastik, grotesk atmosfere, zaman ötesi bir İstanbul'a konumlanmış olmaları nedeniyle, olayların üzerinde geçtiği benzer bir artalan oluştururlar. Bu İstanbul hem altın ve gümüş paralarla alışveriş edilen, hem bilgisayar kullanılan, hem hamamlara gidilen, hem çelik strüktürlü gökdelenlerde çalışılan, hem atlı kupa arabalarına binilen, hem girift bir metro ağıyla kaplı, değişik dönemler, yapılar, buluşlar ve olayların iç içe geçtiği tuhaf bir İstanbul'dur. Bir romandaki karakter ve öyküler, diğerinde arka planda görünebilir. Üçlemeyi oluşturan romanların her biri aynı konuya odaklanmakla birlikte, sanki aynı nesneye değişik bir yönden yaklaşmaktadır."
Çekimgücü yüksek bir roman: "Karadelik Güncesi"
Ali Teoman, tanıdık ama yine de tedirgin edici sanrılarla dolu bir dünyada uzun bir gezintiye çıkarıyor bizleri. Bu serüvende Dava Vekili İbrahim Nemrûd'la birlikte avukatlardan tellaklara, dervişlerden bahçıvanlara, psikanalistlerden yarı deli bilimadamlarına birçok karakterle tanışıp herbirinin öyküsüne kulak misafiri oluyoruz ve giderek belki de dava vekilinin yazgısının bu kent aracılığıyla bütün insanlığın yazgısına dönüştüğü bir sona doğru kaçınılmazcasına sürükleniyoruz. Ali Teoman'dan, zaman ötesi bir İstanbul'da cereyan eden, yeraltı dünyasının sırlarının anlatıldığı grotesk atmosferiyle çarpan, fantastik kişilerle şaşırtan, gerçeküstü olaylarla güldüren, ironiyle kara mizahın at oynattığı bir acaip masal; yazarın tabiriyle "bir melun ve mendebur roman".