#smrgKİTABEVİ Karantinada Din ve Dindarlık - 2021
Kovid-19 ile yaşanan “toplumu maskeleme” süreci, kaçınılmaz olarak dinî inanç ve pratikleri de etkilemektedir. Toplumsal zorunluluklar ve devletin yaptırım gücü, dinin bir araya gelme, toplu şekilde ibadet etme, senkronize bir şekilde kutsal sözleri tekrar etme, dokunma ve hissetme gibi tanıdık şeyleri, diğer bir deyişle dinin deneyimlenme biçimini derinden etkilemektedir. İbadetlerin fiziksel doğası çevrim içi ortamlara aktarılabilmekte, Türkiye'de olduğu gibi camilerin ibadete kapatılması, Suudi hükûmetince Hac ibadetinin askıya alınması ya da Sri Lanka'da hükûmetin zoruyla Kovid-19'dan ölen Müslümanların yakılması gibi beklenmedik ve radikal önlemler de alınabilmektedir. Benzer şekilde Yeni Çağ inanışları, söz konusu boşluktan yararlanarak bedensel sağlığı aşkın olanla ilişkilendirerek pazarını geliştirmeye ve yeni müritler toplamaya devam edebilmekte, Hindistan'da Müslümanlar, Kovid-19'un “süper yayıcıları” olarak etiketlenebilmekte ve birçok yerde dinî kimliklerinden dolayı kişiler, sosyal dışlanmaya maruz kalabilmektedir.
Kovid-19 salgını, anlama ilişkisi çerçevesinde ele alınması gereken çoklu ve disiplinler arası bir olgu olmakla birlikte bu sürecin dinî inanç ve pratiklere olan etkisinin belirlenmesi ve özellikle söz konusu sürecin ve sonuçlarının Türk akademisi tarafından da tartışılması gerekmektedir. On iki bölümden oluşan, sosyoloji, din sosyolojisi ve din felsefesi gibi alanlarda üretim yapmakta olan 14 yazarın katılımıyla hazırlanmış olan bu kitap projesinin, ilgili alanda çalışma yapan akademisyenlere ve öğrencilere, ayrıca bu alana ilgi duyan okuyucu ailesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Kovid-19 ile yaşanan “toplumu maskeleme” süreci, kaçınılmaz olarak dinî inanç ve pratikleri de etkilemektedir. Toplumsal zorunluluklar ve devletin yaptırım gücü, dinin bir araya gelme, toplu şekilde ibadet etme, senkronize bir şekilde kutsal sözleri tekrar etme, dokunma ve hissetme gibi tanıdık şeyleri, diğer bir deyişle dinin deneyimlenme biçimini derinden etkilemektedir. İbadetlerin fiziksel doğası çevrim içi ortamlara aktarılabilmekte, Türkiye'de olduğu gibi camilerin ibadete kapatılması, Suudi hükûmetince Hac ibadetinin askıya alınması ya da Sri Lanka'da hükûmetin zoruyla Kovid-19'dan ölen Müslümanların yakılması gibi beklenmedik ve radikal önlemler de alınabilmektedir. Benzer şekilde Yeni Çağ inanışları, söz konusu boşluktan yararlanarak bedensel sağlığı aşkın olanla ilişkilendirerek pazarını geliştirmeye ve yeni müritler toplamaya devam edebilmekte, Hindistan'da Müslümanlar, Kovid-19'un “süper yayıcıları” olarak etiketlenebilmekte ve birçok yerde dinî kimliklerinden dolayı kişiler, sosyal dışlanmaya maruz kalabilmektedir.
Kovid-19 salgını, anlama ilişkisi çerçevesinde ele alınması gereken çoklu ve disiplinler arası bir olgu olmakla birlikte bu sürecin dinî inanç ve pratiklere olan etkisinin belirlenmesi ve özellikle söz konusu sürecin ve sonuçlarının Türk akademisi tarafından da tartışılması gerekmektedir. On iki bölümden oluşan, sosyoloji, din sosyolojisi ve din felsefesi gibi alanlarda üretim yapmakta olan 14 yazarın katılımıyla hazırlanmış olan bu kitap projesinin, ilgili alanda çalışma yapan akademisyenlere ve öğrencilere, ayrıca bu alana ilgi duyan okuyucu ailesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.