Süleyman, sokağın ağzında otomobilden indi; bir elinde bavulu, eve doğru ağır ağır ilerledi. Sokakta hiç değişiklik görmedi. Evlerin kaplamaları gene eskisi gibi kara, çatlak ve yer yer kopuktu. Saçakların kimisinde gene bir ucu çivisinden kurtulmuş tahtalar sallanıyordu. Cumbaların içine konmuş minderlerde oturan küçük çocuklar kafeslerin deliklerinden gene parmaklarını çıkararak dışarıyı seyrediyorlardı. Daha büyük çocuklar kapılarının önünde zıpzıp oynuyorlar. Hep aynı oyun. Cam bilye hala çukurdan çıkarılamamış. Genç adam, aradan sanki hiç zaman geçmemiş gibi bir duyguya kapıldı. İki karış ilerdeki zıpzıpa vurmak için dikkatle nişan alan şu kumral çocuk belkide kendisiydi. Çocuklar yaşlanıyor, ölüyor, ama çocukluk ve oyun sürüp gidiyor.
Sınıf Arkadaşları. Roman kahramanı Süleyman'ın birinci sınıfta başlayan öğrenciliğinden yola çıkar. İlk Dünya Savaşı'yla başlayan toplum yoksunluklarımızı yaşar, Kayseri Lisesi edebiyat öğretmenliğine atandığı noktada bu yaşamın arkasını bekleriz. Roman, yıl yıl gerçeklerle yürümekte, yaşam doğruluklarına yaslandığı için gerekli belgeler değeri taşımaktadır." - Rauf Mutluay
"Birinci Dünya Savaşı ve Mütareke yılları İstanbul'unun orta halli aileler için dahi çetin hayatından sert kesitler veren romanın adı, arada ayrı bölümler halinde Süleyman'ın on üç sınıf arkadaşının hayatlarını da anlatmasından geliyor. Süleyman'ın Kayseri'deki hayatı, yazarın Havada Bulut Yok (1951) isimli ikinci romanına konu olmuştur." - Behçet Necatigil
"Cevdet Kudret'in olayları ve kişileri verişteki başarısına dil ve anlatımını da eklemek gerekir. İlk romanında kullandığı yalın ve temiz Türkçesi, genellikle kısa cümleli anlatımı öbür iki romanında da görülür. Karşılıklı konuşmalarda genellikle üç kelimeyi aşmayan cümleler, kimi zaman tek kelimeye kadar inmekte. Konuşmalarda ve anlatımdaki bu özellik romanlarına çekicilik vermektedir." - Olcay Önertoy
Süleyman, sokağın ağzında otomobilden indi; bir elinde bavulu, eve doğru ağır ağır ilerledi. Sokakta hiç değişiklik görmedi. Evlerin kaplamaları gene eskisi gibi kara, çatlak ve yer yer kopuktu. Saçakların kimisinde gene bir ucu çivisinden kurtulmuş tahtalar sallanıyordu. Cumbaların içine konmuş minderlerde oturan küçük çocuklar kafeslerin deliklerinden gene parmaklarını çıkararak dışarıyı seyrediyorlardı. Daha büyük çocuklar kapılarının önünde zıpzıp oynuyorlar. Hep aynı oyun. Cam bilye hala çukurdan çıkarılamamış. Genç adam, aradan sanki hiç zaman geçmemiş gibi bir duyguya kapıldı. İki karış ilerdeki zıpzıpa vurmak için dikkatle nişan alan şu kumral çocuk belkide kendisiydi. Çocuklar yaşlanıyor, ölüyor, ama çocukluk ve oyun sürüp gidiyor.
Sınıf Arkadaşları. Roman kahramanı Süleyman'ın birinci sınıfta başlayan öğrenciliğinden yola çıkar. İlk Dünya Savaşı'yla başlayan toplum yoksunluklarımızı yaşar, Kayseri Lisesi edebiyat öğretmenliğine atandığı noktada bu yaşamın arkasını bekleriz. Roman, yıl yıl gerçeklerle yürümekte, yaşam doğruluklarına yaslandığı için gerekli belgeler değeri taşımaktadır." - Rauf Mutluay
"Birinci Dünya Savaşı ve Mütareke yılları İstanbul'unun orta halli aileler için dahi çetin hayatından sert kesitler veren romanın adı, arada ayrı bölümler halinde Süleyman'ın on üç sınıf arkadaşının hayatlarını da anlatmasından geliyor. Süleyman'ın Kayseri'deki hayatı, yazarın Havada Bulut Yok (1951) isimli ikinci romanına konu olmuştur." - Behçet Necatigil
"Cevdet Kudret'in olayları ve kişileri verişteki başarısına dil ve anlatımını da eklemek gerekir. İlk romanında kullandığı yalın ve temiz Türkçesi, genellikle kısa cümleli anlatımı öbür iki romanında da görülür. Karşılıklı konuşmalarda genellikle üç kelimeyi aşmayan cümleler, kimi zaman tek kelimeye kadar inmekte. Konuşmalarda ve anlatımdaki bu özellik romanlarına çekicilik vermektedir." - Olcay Önertoy