#smrgKİTABEVİ Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Sena Ofset
Dizi Adı:
ISBN-10:
9789750536335
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
152
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
102,95
Havale/EFT ile:
99,86
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199222721
609491
https://www.simurgkitabevi.com/kars-kalesi-ve-kizil-bayrak-2024
Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak - 2024 #smrgKİTABEVİ
102.95
“Komünistler Kars kalesine kızıl bayrak çektiler.” Bu efsane, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde ve sonrasında, “komünizm tehlikesi”nin ülke çapındaki simgelerinden biri olmuştur. Kars kalesine kızıl bayrak çekildiği yoktu, fakat Kars Türkiye'de devrimci sosyalist hareketin en güçlü olduğu yerlerden biriydi. Buna karşılık, bu Kars deneyiminin hikâyesi hemen hiç anlatılmamıştır.
Emin Karaosmanoğlu, 1970'ler Karsı'nda anti-faşist mücadelenin başını çekenlerden Hasan Alıcı'yla söyleşisinde, bu açığı kapatmaya dönük önemli bir adım atıyor. Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak, 1970'ler Karsı'na dair canlı tablolar çizerken, dönemin sol hareketinin cesur bir muhasebesini de yapıyor. Meşruiyet kazanarak kitleselleşmenin etkileyici başarıları yanında, “acemilikleri”, farkındalık eksikliklerini de göz ardı etmiyor. 12 Eylül rejimi altındaki hapishane deneyimi ve bu arada tarih değerde bir işkence belgesi de yer alıyor bu anlatıda.
“İşçi, esnaf, memur, geniş köylü kitlelerinin çıkarlarını koruma ve diğer hak mücadelelerinde şikâyet mekanizmaları bile değişmişti. Yaşamsal sorunlar devlete gitmiyor, çözümler mahkemelerde aranmıyordu. Çoğu esnaf, memur, köylü sorunları için bile derneklere ve sol örgütlere gidiyorlardı.”
Emin Karaosmanoğlu, 1970'ler Karsı'nda anti-faşist mücadelenin başını çekenlerden Hasan Alıcı'yla söyleşisinde, bu açığı kapatmaya dönük önemli bir adım atıyor. Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak, 1970'ler Karsı'na dair canlı tablolar çizerken, dönemin sol hareketinin cesur bir muhasebesini de yapıyor. Meşruiyet kazanarak kitleselleşmenin etkileyici başarıları yanında, “acemilikleri”, farkındalık eksikliklerini de göz ardı etmiyor. 12 Eylül rejimi altındaki hapishane deneyimi ve bu arada tarih değerde bir işkence belgesi de yer alıyor bu anlatıda.
“İşçi, esnaf, memur, geniş köylü kitlelerinin çıkarlarını koruma ve diğer hak mücadelelerinde şikâyet mekanizmaları bile değişmişti. Yaşamsal sorunlar devlete gitmiyor, çözümler mahkemelerde aranmıyordu. Çoğu esnaf, memur, köylü sorunları için bile derneklere ve sol örgütlere gidiyorlardı.”
“Komünistler Kars kalesine kızıl bayrak çektiler.” Bu efsane, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde ve sonrasında, “komünizm tehlikesi”nin ülke çapındaki simgelerinden biri olmuştur. Kars kalesine kızıl bayrak çekildiği yoktu, fakat Kars Türkiye'de devrimci sosyalist hareketin en güçlü olduğu yerlerden biriydi. Buna karşılık, bu Kars deneyiminin hikâyesi hemen hiç anlatılmamıştır.
Emin Karaosmanoğlu, 1970'ler Karsı'nda anti-faşist mücadelenin başını çekenlerden Hasan Alıcı'yla söyleşisinde, bu açığı kapatmaya dönük önemli bir adım atıyor. Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak, 1970'ler Karsı'na dair canlı tablolar çizerken, dönemin sol hareketinin cesur bir muhasebesini de yapıyor. Meşruiyet kazanarak kitleselleşmenin etkileyici başarıları yanında, “acemilikleri”, farkındalık eksikliklerini de göz ardı etmiyor. 12 Eylül rejimi altındaki hapishane deneyimi ve bu arada tarih değerde bir işkence belgesi de yer alıyor bu anlatıda.
“İşçi, esnaf, memur, geniş köylü kitlelerinin çıkarlarını koruma ve diğer hak mücadelelerinde şikâyet mekanizmaları bile değişmişti. Yaşamsal sorunlar devlete gitmiyor, çözümler mahkemelerde aranmıyordu. Çoğu esnaf, memur, köylü sorunları için bile derneklere ve sol örgütlere gidiyorlardı.”
Emin Karaosmanoğlu, 1970'ler Karsı'nda anti-faşist mücadelenin başını çekenlerden Hasan Alıcı'yla söyleşisinde, bu açığı kapatmaya dönük önemli bir adım atıyor. Kars Kalesi ve Kızıl Bayrak, 1970'ler Karsı'na dair canlı tablolar çizerken, dönemin sol hareketinin cesur bir muhasebesini de yapıyor. Meşruiyet kazanarak kitleselleşmenin etkileyici başarıları yanında, “acemilikleri”, farkındalık eksikliklerini de göz ardı etmiyor. 12 Eylül rejimi altındaki hapishane deneyimi ve bu arada tarih değerde bir işkence belgesi de yer alıyor bu anlatıda.
“İşçi, esnaf, memur, geniş köylü kitlelerinin çıkarlarını koruma ve diğer hak mücadelelerinde şikâyet mekanizmaları bile değişmişti. Yaşamsal sorunlar devlete gitmiyor, çözümler mahkemelerde aranmıyordu. Çoğu esnaf, memur, köylü sorunları için bile derneklere ve sol örgütlere gidiyorlardı.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.