Günlük hayat içinde kavramların önemi genellikle hiç fark edilmez. Kavramlar olmasaydı, dünyanın kaotik bir görünüme sahip olması bir yana, onun hakkında anlamlı konuşabilmenin olanağından bile söz edilemezdi. Bu sebepledir ki, kavramların içeriğine belirginlik kazandırılması vazgeçilemez bir öneme sahiptir. Nitekim felsefe, bu kadim çabanın adıdır.
Öbür yandan, kavramlar organik varlıklardır. Çağlara -ve hatta kültürlere- göre kapsadıkları alanlar hep değişmiştir. Onları tarihüstü kabul etmek kavramlar tarihinden bihaber olunduğunun göstergesi olur. Bunun için de "hakiki" bir felsefe tarihçiliği, kavramların felsefe tarihi içinde uğradıkları anlam değişmelerini, kavramların serüvenlerini izlemek zorundadır.
Doğan Özlem, Kavramlar ve Tarihleri'nde tam böylesi bir yaklaşımla baroktan sevgiye, teknikten etik-ahlak ayrımına, değer sorununa kadar pek çok kavramı tarihselci bir perspektiften ele alıyor.
Günlük hayat içinde kavramların önemi genellikle hiç fark edilmez. Kavramlar olmasaydı, dünyanın kaotik bir görünüme sahip olması bir yana, onun hakkında anlamlı konuşabilmenin olanağından bile söz edilemezdi. Bu sebepledir ki, kavramların içeriğine belirginlik kazandırılması vazgeçilemez bir öneme sahiptir. Nitekim felsefe, bu kadim çabanın adıdır.
Öbür yandan, kavramlar organik varlıklardır. Çağlara -ve hatta kültürlere- göre kapsadıkları alanlar hep değişmiştir. Onları tarihüstü kabul etmek kavramlar tarihinden bihaber olunduğunun göstergesi olur. Bunun için de "hakiki" bir felsefe tarihçiliği, kavramların felsefe tarihi içinde uğradıkları anlam değişmelerini, kavramların serüvenlerini izlemek zorundadır.
Doğan Özlem, Kavramlar ve Tarihleri'nde tam böylesi bir yaklaşımla baroktan sevgiye, teknikten etik-ahlak ayrımına, değer sorununa kadar pek çok kavramı tarihselci bir perspektiften ele alıyor.