Ayrıca, kelimelerin etymonu esas tutularak tertiplenmiş olması başka bakımlardan da faydalıdır. Sözlük Yunan dilinin esasını teşkil eden bütün kökleri ihtiva etmektedir; bu kökleri belirten veya sadece bu köklerle kurulmuş 5.000 kadar kelime Yunan dilinin kelime hazinesine nüfuz etmiye kâfi gelir. Bundan başka şekilce ve ilk bakışta mânâca birbirleri ile irtibatlı gö-rünmiyen kelimeler arasında irtibat kurmak itiyadını kazandırır, öğrenme bir ezberleme işi olmaktan çıkar: insan ilk defa gördüğü bir kelime için derhal sözlüğe başvurmak ihtiyacını duymadan kelimeyi teşkil eden kökü ve ekleri tespit etmeye, ilk mânâsını kavramaya çalışır, ve o ilk mânâya dayanarak metinde o kelime ile ne ifade edilmek istendiğini anlar. Böylece, klâsik dillerin öğretiminde, hususiyle yunancanın öğretiminde daimî bir şikâyet mevzuu olan bir iş -mütemadiyen sözlük karıştırmak gibi vakit kaybettirici, muhakemenin işletilmesini önleyen mihaniki, dolayısı ile tamamen fuzulî bir iş ortadan kalkmış olur. Kelimelerin menşe birliğini esas tutan bir sözlüğün bu mahzurları kısmen de olsa önleyebildiği düşünülürse, asırlardan beri klâsik dillerin öğretildiği ve bu öğretimin nesillerin yetişmesinde esas tutulduğu bir takım Batı memleketlerinde bu mahiyette sözlüklerin mevcut olmayışına hayret etmemek mümkün değildir. (Önsözden)
Ayrıca, kelimelerin etymonu esas tutularak tertiplenmiş olması başka bakımlardan da faydalıdır. Sözlük Yunan dilinin esasını teşkil eden bütün kökleri ihtiva etmektedir; bu kökleri belirten veya sadece bu köklerle kurulmuş 5.000 kadar kelime Yunan dilinin kelime hazinesine nüfuz etmiye kâfi gelir. Bundan başka şekilce ve ilk bakışta mânâca birbirleri ile irtibatlı gö-rünmiyen kelimeler arasında irtibat kurmak itiyadını kazandırır, öğrenme bir ezberleme işi olmaktan çıkar: insan ilk defa gördüğü bir kelime için derhal sözlüğe başvurmak ihtiyacını duymadan kelimeyi teşkil eden kökü ve ekleri tespit etmeye, ilk mânâsını kavramaya çalışır, ve o ilk mânâya dayanarak metinde o kelime ile ne ifade edilmek istendiğini anlar. Böylece, klâsik dillerin öğretiminde, hususiyle yunancanın öğretiminde daimî bir şikâyet mevzuu olan bir iş -mütemadiyen sözlük karıştırmak gibi vakit kaybettirici, muhakemenin işletilmesini önleyen mihaniki, dolayısı ile tamamen fuzulî bir iş ortadan kalkmış olur. Kelimelerin menşe birliğini esas tutan bir sözlüğün bu mahzurları kısmen de olsa önleyebildiği düşünülürse, asırlardan beri klâsik dillerin öğretildiği ve bu öğretimin nesillerin yetişmesinde esas tutulduğu bir takım Batı memleketlerinde bu mahiyette sözlüklerin mevcut olmayışına hayret etmemek mümkün değildir. (Önsözden)