#smrgKİTABEVİ Kentin ve Mimarlığın Anahtarı Olarak Saydamlık - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
22x22
Sayfa Sayısı:
188
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
532,50
Havale/EFT ile:
511,25
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199239775
626957

https://www.simurgkitabevi.com/kentin-ve-mimarligin-anahtari-olarak-saydamlik-2025
Kentin ve Mimarlığın Anahtarı Olarak Saydamlık - 2025 #smrgKİTABEVİ
532.50
Mimar Vedat Tokyay, bu kitapta, bir taraftan kentsel yaşam ve mimarlıkta çok önemsenen “Görülür ve Olgusal Saydamlık” kuramını çağdaş, geleneksel yapı örnekleri üzerinden ele alırken, bir taraftan da kent-yaşam ve insan üzerinden meseleye odaklanıyor. Arka plan bilincini mimarın, sözcükleri kullanmadan, yaşama dair önerilerini mekânsal örgütlenme sayesinde oluşturarak yapısına armağan ettiği anlamlar bütünü olarak betimliyor. Arka planı “mimarın, saydamlık sayesinde yazdığı şiiridir” sözüyle özetliyor. Mekânsal örgütlenme ilkesini ise kübist resim yaklaşımı üzerinden ele alırken, “gerçek yaşamdaki yerlerinden, boyutlarından, ilişkilerinden koparılmış ve yeni kompozisyon ile resmin anlamını iletmeye odaklanmışlardı” sözleriyle, klasik resimden farkını dile getiriyor, tıpkı mimarlığın da artık klasik mekânsal örgütlenme yöntemiyle yapılamayacağı vurgusu gibi…
Tokyay, “zaman ve devinim” aracıyla mimarlık ve sinema arasındaki benzeşliğe dikkat çekiyor; sinemada yaşamların geçmiş ve gelecek bağlantıları, birine veya ötekine öykünme halini, mimaride şimdiki zaman mekânlarının geçmişle olan bağlantıları ile ilişkilendiriyor. Katmanlılık aracıyla da bir yönetmenin filmi çekerken, derdini anlatabilme kaygısını, mimarın mekânda geometrisi, kabuğu, geçirgenlik düzeyleri ve gün ışığının konumu gibi katmanlar ile yarattığı kompozisyona benzetiyor.
“Kentsel Saydamlık” ile konunun sadece mimarları değil kent plancılarını da yakından ilgilendirdiğine değinirken Tokyay, kentsel demokrasinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Ona göre bu kavram; kent hakkının kentliye geri verilmesidir. Yani kentsel saydamlıktır. Ona göre; özellikle, tarihi-kültürel miras niteliğindeki yapıların kent içindeki görülebilirliği sağlanması bir gerekliliktir ve bu da ancak, saydamlık ilkelerini gözeten bir kentsel planlamayla olanaklıdır. Vedat Tokyay, insan-demokrasi, aidiyet, kent, tarih kavramlarının bütünleşik olması üzerinden “Önce İnsan” kavramının önemine değiniyor ve aslında kitabın ana süjesine dikkati çekerek noktalamış oluyor. Tüm bunlar ışığında ele aldığımızda elinizdeki bu kitap, mimar, kent plancıları, mimarlık öğrencileri ve aslında kentte yaşayan her insanın algısını açmakla kalmıyor, yeni ufuklar ve farkındalıklar yaratarak insanın nasıl bir düzlemde yaşanılası bir dünyaya ait olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Kitabın önsözünü kaleme alan Mimar Nevzat Sayın ile sözlerimizi bitirelim:
“… Bu kitap bu bağlantıları ortaya koyarak geçirgenlikten geçip, özellikle saydamlık üzerine yoğunlaşıp, çok sayıda tekil yapı ve kent ölçeğindeki yerleşkeler üzerinden spesifik / yoğunlaştırılmış bir mimarlık eleştirisiyle saydamlık fikrini iyice saydamlaştırarak bildiklerimizi gözden geçirmemizi sağlıyor…”
İÇİNDEKİLER
Saydamlıkla İlgili Kavramlar
Görülür Saydamlık ve Gün Işığının Rolü
Olgusal Saydamlık
Tokyay, “zaman ve devinim” aracıyla mimarlık ve sinema arasındaki benzeşliğe dikkat çekiyor; sinemada yaşamların geçmiş ve gelecek bağlantıları, birine veya ötekine öykünme halini, mimaride şimdiki zaman mekânlarının geçmişle olan bağlantıları ile ilişkilendiriyor. Katmanlılık aracıyla da bir yönetmenin filmi çekerken, derdini anlatabilme kaygısını, mimarın mekânda geometrisi, kabuğu, geçirgenlik düzeyleri ve gün ışığının konumu gibi katmanlar ile yarattığı kompozisyona benzetiyor.
“Kentsel Saydamlık” ile konunun sadece mimarları değil kent plancılarını da yakından ilgilendirdiğine değinirken Tokyay, kentsel demokrasinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Ona göre bu kavram; kent hakkının kentliye geri verilmesidir. Yani kentsel saydamlıktır. Ona göre; özellikle, tarihi-kültürel miras niteliğindeki yapıların kent içindeki görülebilirliği sağlanması bir gerekliliktir ve bu da ancak, saydamlık ilkelerini gözeten bir kentsel planlamayla olanaklıdır. Vedat Tokyay, insan-demokrasi, aidiyet, kent, tarih kavramlarının bütünleşik olması üzerinden “Önce İnsan” kavramının önemine değiniyor ve aslında kitabın ana süjesine dikkati çekerek noktalamış oluyor. Tüm bunlar ışığında ele aldığımızda elinizdeki bu kitap, mimar, kent plancıları, mimarlık öğrencileri ve aslında kentte yaşayan her insanın algısını açmakla kalmıyor, yeni ufuklar ve farkındalıklar yaratarak insanın nasıl bir düzlemde yaşanılası bir dünyaya ait olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Kitabın önsözünü kaleme alan Mimar Nevzat Sayın ile sözlerimizi bitirelim:
“… Bu kitap bu bağlantıları ortaya koyarak geçirgenlikten geçip, özellikle saydamlık üzerine yoğunlaşıp, çok sayıda tekil yapı ve kent ölçeğindeki yerleşkeler üzerinden spesifik / yoğunlaştırılmış bir mimarlık eleştirisiyle saydamlık fikrini iyice saydamlaştırarak bildiklerimizi gözden geçirmemizi sağlıyor…”
İÇİNDEKİLER
Saydamlıkla İlgili Kavramlar
Görülür Saydamlık ve Gün Işığının Rolü
Olgusal Saydamlık
Mimar Vedat Tokyay, bu kitapta, bir taraftan kentsel yaşam ve mimarlıkta çok önemsenen “Görülür ve Olgusal Saydamlık” kuramını çağdaş, geleneksel yapı örnekleri üzerinden ele alırken, bir taraftan da kent-yaşam ve insan üzerinden meseleye odaklanıyor. Arka plan bilincini mimarın, sözcükleri kullanmadan, yaşama dair önerilerini mekânsal örgütlenme sayesinde oluşturarak yapısına armağan ettiği anlamlar bütünü olarak betimliyor. Arka planı “mimarın, saydamlık sayesinde yazdığı şiiridir” sözüyle özetliyor. Mekânsal örgütlenme ilkesini ise kübist resim yaklaşımı üzerinden ele alırken, “gerçek yaşamdaki yerlerinden, boyutlarından, ilişkilerinden koparılmış ve yeni kompozisyon ile resmin anlamını iletmeye odaklanmışlardı” sözleriyle, klasik resimden farkını dile getiriyor, tıpkı mimarlığın da artık klasik mekânsal örgütlenme yöntemiyle yapılamayacağı vurgusu gibi…
Tokyay, “zaman ve devinim” aracıyla mimarlık ve sinema arasındaki benzeşliğe dikkat çekiyor; sinemada yaşamların geçmiş ve gelecek bağlantıları, birine veya ötekine öykünme halini, mimaride şimdiki zaman mekânlarının geçmişle olan bağlantıları ile ilişkilendiriyor. Katmanlılık aracıyla da bir yönetmenin filmi çekerken, derdini anlatabilme kaygısını, mimarın mekânda geometrisi, kabuğu, geçirgenlik düzeyleri ve gün ışığının konumu gibi katmanlar ile yarattığı kompozisyona benzetiyor.
“Kentsel Saydamlık” ile konunun sadece mimarları değil kent plancılarını da yakından ilgilendirdiğine değinirken Tokyay, kentsel demokrasinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Ona göre bu kavram; kent hakkının kentliye geri verilmesidir. Yani kentsel saydamlıktır. Ona göre; özellikle, tarihi-kültürel miras niteliğindeki yapıların kent içindeki görülebilirliği sağlanması bir gerekliliktir ve bu da ancak, saydamlık ilkelerini gözeten bir kentsel planlamayla olanaklıdır. Vedat Tokyay, insan-demokrasi, aidiyet, kent, tarih kavramlarının bütünleşik olması üzerinden “Önce İnsan” kavramının önemine değiniyor ve aslında kitabın ana süjesine dikkati çekerek noktalamış oluyor. Tüm bunlar ışığında ele aldığımızda elinizdeki bu kitap, mimar, kent plancıları, mimarlık öğrencileri ve aslında kentte yaşayan her insanın algısını açmakla kalmıyor, yeni ufuklar ve farkındalıklar yaratarak insanın nasıl bir düzlemde yaşanılası bir dünyaya ait olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Kitabın önsözünü kaleme alan Mimar Nevzat Sayın ile sözlerimizi bitirelim:
“… Bu kitap bu bağlantıları ortaya koyarak geçirgenlikten geçip, özellikle saydamlık üzerine yoğunlaşıp, çok sayıda tekil yapı ve kent ölçeğindeki yerleşkeler üzerinden spesifik / yoğunlaştırılmış bir mimarlık eleştirisiyle saydamlık fikrini iyice saydamlaştırarak bildiklerimizi gözden geçirmemizi sağlıyor…”
İÇİNDEKİLER
Saydamlıkla İlgili Kavramlar
Görülür Saydamlık ve Gün Işığının Rolü
Olgusal Saydamlık
Tokyay, “zaman ve devinim” aracıyla mimarlık ve sinema arasındaki benzeşliğe dikkat çekiyor; sinemada yaşamların geçmiş ve gelecek bağlantıları, birine veya ötekine öykünme halini, mimaride şimdiki zaman mekânlarının geçmişle olan bağlantıları ile ilişkilendiriyor. Katmanlılık aracıyla da bir yönetmenin filmi çekerken, derdini anlatabilme kaygısını, mimarın mekânda geometrisi, kabuğu, geçirgenlik düzeyleri ve gün ışığının konumu gibi katmanlar ile yarattığı kompozisyona benzetiyor.
“Kentsel Saydamlık” ile konunun sadece mimarları değil kent plancılarını da yakından ilgilendirdiğine değinirken Tokyay, kentsel demokrasinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Ona göre bu kavram; kent hakkının kentliye geri verilmesidir. Yani kentsel saydamlıktır. Ona göre; özellikle, tarihi-kültürel miras niteliğindeki yapıların kent içindeki görülebilirliği sağlanması bir gerekliliktir ve bu da ancak, saydamlık ilkelerini gözeten bir kentsel planlamayla olanaklıdır. Vedat Tokyay, insan-demokrasi, aidiyet, kent, tarih kavramlarının bütünleşik olması üzerinden “Önce İnsan” kavramının önemine değiniyor ve aslında kitabın ana süjesine dikkati çekerek noktalamış oluyor. Tüm bunlar ışığında ele aldığımızda elinizdeki bu kitap, mimar, kent plancıları, mimarlık öğrencileri ve aslında kentte yaşayan her insanın algısını açmakla kalmıyor, yeni ufuklar ve farkındalıklar yaratarak insanın nasıl bir düzlemde yaşanılası bir dünyaya ait olması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Kitabın önsözünü kaleme alan Mimar Nevzat Sayın ile sözlerimizi bitirelim:
“… Bu kitap bu bağlantıları ortaya koyarak geçirgenlikten geçip, özellikle saydamlık üzerine yoğunlaşıp, çok sayıda tekil yapı ve kent ölçeğindeki yerleşkeler üzerinden spesifik / yoğunlaştırılmış bir mimarlık eleştirisiyle saydamlık fikrini iyice saydamlaştırarak bildiklerimizi gözden geçirmemizi sağlıyor…”
İÇİNDEKİLER
Saydamlıkla İlgili Kavramlar
Görülür Saydamlık ve Gün Işığının Rolü
Olgusal Saydamlık
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.