#smrgDERGİ Keşkül Dergisi : Sufi Gelenek ve Hayat : Dosya: İstanbul'un Sırrı - Sayı: 36 Güz 2015
İslam medeniyetinin Osmanlı'da tecelli ettiği, görünür olduğu şehirdir İstanbul. Bu sebepledir ki İslam coğrafyasında en çok cami, mescid, tekke ve zaviyenin bulunduğu beldedir. Medeniyetin bu Osmanlı yorumunda maya adeta 'aşk'tır ve Kostantinopol o maya ile yeniden yoğrulup İslâmbol olmuştur. Başta Eyüp'te Mihmandar-ı Resulullah Hz. Halid eba Eyyub el-Ensari ve Fatih'te yine Efendimiz (s.a.s.)'in “Ne güzel kumandandır.” diye müjdelediği Fatih Sultan Mehmed Han birer alemdir. Neredeyse her semtte, hatta her sokakta velîler makam tutmuş, kırka yakın pir bu belde-i tayyibenin muhafızı olmuştur. Onun içindir ki, sokağında, caddesinde Fatiha'sız dolaşılmaz. Onun içindir ki İstanbul Dersaadet'tir, Asitane'dir. Bu Asitane'de yaşamak ise sorumluluk sahibi olmayı gerektirir.
Keşkül Dergisi, üzerine düşen bu sorumluluğun bilinciyle 36. sayısını, İstanbul'a, fetihten sonra İstanbul'u nakış nakış işleyen pîrlere, onların yetiştirdiği insan-ı kamillere ve halkı irşad ettikleri tekkelere, ulu mabedlere ayırdı. Süleyman Uludağ 'Tarihsel Süreçte Tasavvufun Dili ve Gösterdiği Çeşitlilik' başlıklı yazısında pirlerin, velilerin kullandıkları dilin farklılığından bahsederken bu farklılıktaki tevhîdi, Kur'an ve sünnet çatısı altında cem oluşu gözler önüne seriyor. Burhanettin Kapusuzoğlu bizi medeniyet ufkunda bir özge temaşaya davet ediyor.
Yrd. Doç. Dr. Fahri Maden, İstanbul'un kültürel hayatında Bektaşiyye'nin yerine temas ederken, Ali Tunç yeni bir medeniyet hamlesinin binaların inşa'ıyla değil kamil insanlarla yapılabileceğini vurguluyor.
Yrd. Doç. Dr. Ümran Ay, menkıbevi mesnevilerdeki İstanbul'u güzel üslûbuyla dikkatlerimize verirken, Kemal Sail, İstanbul'un gizli hazînelerinden bir velîyi, Hasirizade Tekkesi'ndeki Mesnevi-i Ma'nevi derslerini 26 yılda tamamlayan Sa'di Şeyhi, Reisü'l-Meşayih Muhammed Elîf Efendi'nin hayatından kesitler sunuyor.
Yasemin Filiz bir manastırın Sünbül Efendi Camii ve Dergâhı'na efsûnlu dönüşümünü anlatıyor.
Keşkül Dergisi'nin bu 36. sayısında, daha pek çok kıymetli yazının yanında biri Tosun Bekir Bayraktaroğlu ile biri de Prof. Dr. Sa'deddîn Ökten ile yapılmış iki de röportaj bulunuyor. Keşkül, her zaman olduğu gibi eşsiz hüsn-i hat, minyatür, resim ve fotoğraflarla ziynetlenmiş bir sayıyla daha okuyucularının karşısında olmanın bahtiyarlığını yaşıyor.
İslam medeniyetinin Osmanlı'da tecelli ettiği, görünür olduğu şehirdir İstanbul. Bu sebepledir ki İslam coğrafyasında en çok cami, mescid, tekke ve zaviyenin bulunduğu beldedir. Medeniyetin bu Osmanlı yorumunda maya adeta 'aşk'tır ve Kostantinopol o maya ile yeniden yoğrulup İslâmbol olmuştur. Başta Eyüp'te Mihmandar-ı Resulullah Hz. Halid eba Eyyub el-Ensari ve Fatih'te yine Efendimiz (s.a.s.)'in “Ne güzel kumandandır.” diye müjdelediği Fatih Sultan Mehmed Han birer alemdir. Neredeyse her semtte, hatta her sokakta velîler makam tutmuş, kırka yakın pir bu belde-i tayyibenin muhafızı olmuştur. Onun içindir ki, sokağında, caddesinde Fatiha'sız dolaşılmaz. Onun içindir ki İstanbul Dersaadet'tir, Asitane'dir. Bu Asitane'de yaşamak ise sorumluluk sahibi olmayı gerektirir.
Keşkül Dergisi, üzerine düşen bu sorumluluğun bilinciyle 36. sayısını, İstanbul'a, fetihten sonra İstanbul'u nakış nakış işleyen pîrlere, onların yetiştirdiği insan-ı kamillere ve halkı irşad ettikleri tekkelere, ulu mabedlere ayırdı. Süleyman Uludağ 'Tarihsel Süreçte Tasavvufun Dili ve Gösterdiği Çeşitlilik' başlıklı yazısında pirlerin, velilerin kullandıkları dilin farklılığından bahsederken bu farklılıktaki tevhîdi, Kur'an ve sünnet çatısı altında cem oluşu gözler önüne seriyor. Burhanettin Kapusuzoğlu bizi medeniyet ufkunda bir özge temaşaya davet ediyor.
Yrd. Doç. Dr. Fahri Maden, İstanbul'un kültürel hayatında Bektaşiyye'nin yerine temas ederken, Ali Tunç yeni bir medeniyet hamlesinin binaların inşa'ıyla değil kamil insanlarla yapılabileceğini vurguluyor.
Yrd. Doç. Dr. Ümran Ay, menkıbevi mesnevilerdeki İstanbul'u güzel üslûbuyla dikkatlerimize verirken, Kemal Sail, İstanbul'un gizli hazînelerinden bir velîyi, Hasirizade Tekkesi'ndeki Mesnevi-i Ma'nevi derslerini 26 yılda tamamlayan Sa'di Şeyhi, Reisü'l-Meşayih Muhammed Elîf Efendi'nin hayatından kesitler sunuyor.
Yasemin Filiz bir manastırın Sünbül Efendi Camii ve Dergâhı'na efsûnlu dönüşümünü anlatıyor.
Keşkül Dergisi'nin bu 36. sayısında, daha pek çok kıymetli yazının yanında biri Tosun Bekir Bayraktaroğlu ile biri de Prof. Dr. Sa'deddîn Ökten ile yapılmış iki de röportaj bulunuyor. Keşkül, her zaman olduğu gibi eşsiz hüsn-i hat, minyatür, resim ve fotoğraflarla ziynetlenmiş bir sayıyla daha okuyucularının karşısında olmanın bahtiyarlığını yaşıyor.