#smrgKİTABEVİ Kitap Kurtları İçin 1: Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi -
Filiz Özdem'in Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi / Doğadaki Dostlarımız kitabı bütün bu sorulara cevaplar ararken hem bilgilendiriyor hem eğlendiriyor. Hayvanlar tarih boyunca korkularımıza, inançlarımıza sızmış. Çok eski çağlarda insanların yaşadığı mağara duvarlarındaki resimlerden günümüze kadar sanatın bir parçası olmuşlar. Dilde, edebiyatta, resimde, heykelde, sinemada, tiyatroda, fotoğrafta, müzikte, halk oyunlarında, mimari süslemecilikte, dokumacılıkta, oymacılıkta, dökmecilikte, her tür tasarımda kendilerine bir yer bulmuşlar...”
TADIMLIK Hayvanlar tarih boyunca korkularımıza, inançlarımıza sızmış. Çok eski çağlarda insanların yaşadığı mağara duvarlarındaki resimlerden günümüze kadar sanatın bir parçası olmuşlar. Dilde, edebiyatta, resimde, heykelde, sinemada, tiyatroda, fotoğrafta, müzikte, halk oyunlarında, mimari süslemecilikte, dokumacılıkta, oymacılıkta, dökmecilikte, her tür tasarımda kendilerine bir yer bulmuşlar. Oyalara, kilimlere, halılara, her tür kumaşa konu edilmişler. Bazen bir kolye olarak boynumuza dolanmış, bazen bir küpe olarak kulağımıza takılmışlar. Yastığından kutusuna, biblosundan fincanına, giysisinden örtüsüne sayısız eşyaya konu edilmişler.
Yazıdan önceki sözlü edebiyat geleneğiyle anlatıla anlatıla kuşaklar boyunca yaşatılmış hikâyelere, masallara, efsanelere damga vurmuş, sonra yazılarak günümüze ulaşan edebiyatın bir parçası haline gelmişler.
Filiz Özdem'in Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi / Doğadaki Dostlarımız kitabı bütün bu sorulara cevaplar ararken hem bilgilendiriyor hem eğlendiriyor. Hayvanlar tarih boyunca korkularımıza, inançlarımıza sızmış. Çok eski çağlarda insanların yaşadığı mağara duvarlarındaki resimlerden günümüze kadar sanatın bir parçası olmuşlar. Dilde, edebiyatta, resimde, heykelde, sinemada, tiyatroda, fotoğrafta, müzikte, halk oyunlarında, mimari süslemecilikte, dokumacılıkta, oymacılıkta, dökmecilikte, her tür tasarımda kendilerine bir yer bulmuşlar...”
TADIMLIK Hayvanlar tarih boyunca korkularımıza, inançlarımıza sızmış. Çok eski çağlarda insanların yaşadığı mağara duvarlarındaki resimlerden günümüze kadar sanatın bir parçası olmuşlar. Dilde, edebiyatta, resimde, heykelde, sinemada, tiyatroda, fotoğrafta, müzikte, halk oyunlarında, mimari süslemecilikte, dokumacılıkta, oymacılıkta, dökmecilikte, her tür tasarımda kendilerine bir yer bulmuşlar. Oyalara, kilimlere, halılara, her tür kumaşa konu edilmişler. Bazen bir kolye olarak boynumuza dolanmış, bazen bir küpe olarak kulağımıza takılmışlar. Yastığından kutusuna, biblosundan fincanına, giysisinden örtüsüne sayısız eşyaya konu edilmişler.
Yazıdan önceki sözlü edebiyat geleneğiyle anlatıla anlatıla kuşaklar boyunca yaşatılmış hikâyelere, masallara, efsanelere damga vurmuş, sonra yazılarak günümüze ulaşan edebiyatın bir parçası haline gelmişler.