Poe'nun düşünen insanların hayranlığını fethetmesi, ününe neden olmuş bu maddi mucizelerinden değil, güzellik sevgisinden, güzelliğin uyumlu koşullarını bilmesinden, derin ve dertli, yine de inceden inceye işlenmiş, kristal bir mücevher gibi parlak ve düzgün şiirinden, bir zırhın halkaları gibi sıkı, kibar ve titiz ve en hafif bir niyetin okuru istenen hedefe doğru yavaşça itmeye yaradığı katıksız ve tuhaf, hayranlık verici üslubundan ve nihayet, özellikle bu çok özel deha sayesinde ahlaki düzendeki istisnayı kusursuz, şaşkınlık verici, dehşetli biçimde betimlemesini ve açıklamasını sağlamış olan bu eşsiz mizacından kaynaklanır. Yüz yazar arasından bir örnek alırsak Diderot kanlı canlı bir yazardır; Poe ise, sinir sisteminin yazarıdır, hatta daha fazlasıdır - tanıdıklarımın en iyisi. - Baudelaire
Edgar Allan Poe bu dünyada âdeta bir sürgün gibi yaşadı. Dehanın getirdiği uyumsuzluk eksik olmadı yaşamından. Hiçbir maddi güç ya da statü de bu uyumsuzluğun üstesinden gelemedi. Ne var ki Poe'yu Poe yapan da bu: Öykülerinde insanın karanlık yanlarına, sıkışmışlığına, tuhaflığına, zaman zaman duyduğu çaresizliğe gözünü kaçırmadan bakan Poe, okurlarından da aynı cüreti bekliyor.
Kızıl Ölümün Maskesi, Tomris Uyar'ın seçtiği öykülerden oluşuyor. Onun çevirilerinin özenini, sağduyusunu, inceliğini okurları biliyor. Bir Tomris Uyar çevirisinin değerini bilmenin önemini göstermek, günyüzüne çıkmasını sağlamak da gerek.