#smrgSAHAF Kon - Tiki : Pasifik Okyanusunda Heyecanlı Bir Sal Yolculuğu - 1954
Beş arkadaşı ve papağanile birlikte tahta bir sala binip denize açılan sivri akıllılar da görülmüştür. İşte bunlardan birinin, bir sabah uyanarak - belki de mutaddan daha dinç ve dinlenmiş kalktığı için - derin düşüncelere dalması tabiî görülmelidir.
İşte ben böyle bir sabah, sırsıklam bir gemi jurnalına şu satırları kaydetmeğe başlamıştım:
"17 Mayıs. Deniz sert. Rüzgâr iyi. Bugün aşçılık sırası bende. Güvertede 7 uçan balık, damda bir mürekkep balığı ve Torstein'in yatak torbasında cinsini bilmediğim bir balık buldum..."
Tam o noktada kalem durdu ve şu fikir kafamda çaktı: Pek garip bir 17 mayıs bu. Hatta içinde bulunduğumuz durum da gayet garipti. Etrafımızda gök ve denizden başka bir şey yoktu. Peki ama bu iş nasıl başladı ?
Soluma baktığım zaman, mütemadiyen geriye kaçan ufku durmadan kovalıyan köpüklü dalgalariyle o uçsuz, bucaksız mavi denizi görüyordum. Sağıma dönünce, haftalardan beri yuvamız olan gölgeli bir kulübenin içerisine bakıyordum. Orada sakallı bir mahlûk sırtüstü yatmış Gothe'yi okuyor ve çıplak ayaklarının parmaklarını düşünceli düşünceli alçak bambu damın kirişleri arasında dolaştırıyordu. (Kitaptan)
Beş arkadaşı ve papağanile birlikte tahta bir sala binip denize açılan sivri akıllılar da görülmüştür. İşte bunlardan birinin, bir sabah uyanarak - belki de mutaddan daha dinç ve dinlenmiş kalktığı için - derin düşüncelere dalması tabiî görülmelidir.
İşte ben böyle bir sabah, sırsıklam bir gemi jurnalına şu satırları kaydetmeğe başlamıştım:
"17 Mayıs. Deniz sert. Rüzgâr iyi. Bugün aşçılık sırası bende. Güvertede 7 uçan balık, damda bir mürekkep balığı ve Torstein'in yatak torbasında cinsini bilmediğim bir balık buldum..."
Tam o noktada kalem durdu ve şu fikir kafamda çaktı: Pek garip bir 17 mayıs bu. Hatta içinde bulunduğumuz durum da gayet garipti. Etrafımızda gök ve denizden başka bir şey yoktu. Peki ama bu iş nasıl başladı ?
Soluma baktığım zaman, mütemadiyen geriye kaçan ufku durmadan kovalıyan köpüklü dalgalariyle o uçsuz, bucaksız mavi denizi görüyordum. Sağıma dönünce, haftalardan beri yuvamız olan gölgeli bir kulübenin içerisine bakıyordum. Orada sakallı bir mahlûk sırtüstü yatmış Gothe'yi okuyor ve çıplak ayaklarının parmaklarını düşünceli düşünceli alçak bambu damın kirişleri arasında dolaştırıyordu. (Kitaptan)