#smrgKİTABEVİ Korku Metropolü İstanbul : 18. Yüzyıldan Bugüne - 2023

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Yaylacık Matbaası
Dizi Adı:
Edebiyatdışı
ISBN-10:
6053162643
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199204614
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
432 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
235,72
Havale/EFT ile: 228,65
Bu üründen 1 adet satın alınmıştır.
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199204614
590920
Korku Metropolü İstanbul : 18. Yüzyıldan Bugüne -        2023
Korku Metropolü İstanbul : 18. Yüzyıldan Bugüne - 2023 #smrgKİTABEVİ
235.72
Mekânlar sadece taşla, betonla, demirle varedilmez. Korkular başta olmak üzere psikososyal haller de mekân kurucudur. Genelde metropoller, özelde İstanbul korku ortamlarıdır ve bu anlamda korku kişisel değil toplumsal bir kaygıdır. Öyleyse mekânın toplumsallığından ve zorunlu olarak da siyasallığından konuşmak gerekir. Mekânda korkulur, mekândan korkulur. Mekânda sıkılınır, mekândan sıkılınır. Bu haller de mekânda dışavurulur. Mekânı korkutmayacak hale getirmek için düşsel ve gerçek otoriteler tesis edilir. Dolayısıyla aşınmayacak kadar sıkı bir güvenlik düzeni arzulanır, bir disiplin rejimi inşa etmek için uğraşılır.

İstanbullular en azından 18. yüzyıldan başlayarak korkmak için hiçbir fırsatı kaçırmamış gibidirler. Kadın toplumsal kimliğindeki değişimlerden, otoritelerin protesto edilmesinden, kadın erkek mesire yerlerinde özgürce dolaşmaktan, kentteki yer ve sokak adlarından, kentsel ortamın çirkinleşmesinden, kente yeni göçmenlerin gelişinden, ötekileştirilen eski yeni her güç odağından, örneğin Bizans'tan, Batı'dan, hatta doğadan ve tarih yazmaktan korkulur. Hepsinin ardında da toplumsal “porozite korkusu” yatar. Kişilerin kentsel konum ve statülerini değiştirmelerinden, insanların ait oldukları yer ve toplumsallıklara sabitlenmeyip özgürleşmelerinden, öznelerin daha önce deneyimlemedikleri sulara, enginlere açılmasından endişe edilir. Korkularla paralize olunur; okurken size de çok tanıdık gelecek birçok ketlenme böyle oluşur. Bu kitap, iki yüzyıldır kılıktan kılığa girerek metropoliten mekânı tanımlamayı hâlâ sürdüren bir psikososyal ortamda nasıl bir “korkular imparatorluğu” inşa edildiğini tartışıyor.

Mekânlar sadece taşla, betonla, demirle varedilmez. Korkular başta olmak üzere psikososyal haller de mekân kurucudur. Genelde metropoller, özelde İstanbul korku ortamlarıdır ve bu anlamda korku kişisel değil toplumsal bir kaygıdır. Öyleyse mekânın toplumsallığından ve zorunlu olarak da siyasallığından konuşmak gerekir. Mekânda korkulur, mekândan korkulur. Mekânda sıkılınır, mekândan sıkılınır. Bu haller de mekânda dışavurulur. Mekânı korkutmayacak hale getirmek için düşsel ve gerçek otoriteler tesis edilir. Dolayısıyla aşınmayacak kadar sıkı bir güvenlik düzeni arzulanır, bir disiplin rejimi inşa etmek için uğraşılır.

İstanbullular en azından 18. yüzyıldan başlayarak korkmak için hiçbir fırsatı kaçırmamış gibidirler. Kadın toplumsal kimliğindeki değişimlerden, otoritelerin protesto edilmesinden, kadın erkek mesire yerlerinde özgürce dolaşmaktan, kentteki yer ve sokak adlarından, kentsel ortamın çirkinleşmesinden, kente yeni göçmenlerin gelişinden, ötekileştirilen eski yeni her güç odağından, örneğin Bizans'tan, Batı'dan, hatta doğadan ve tarih yazmaktan korkulur. Hepsinin ardında da toplumsal “porozite korkusu” yatar. Kişilerin kentsel konum ve statülerini değiştirmelerinden, insanların ait oldukları yer ve toplumsallıklara sabitlenmeyip özgürleşmelerinden, öznelerin daha önce deneyimlemedikleri sulara, enginlere açılmasından endişe edilir. Korkularla paralize olunur; okurken size de çok tanıdık gelecek birçok ketlenme böyle oluşur. Bu kitap, iki yüzyıldır kılıktan kılığa girerek metropoliten mekânı tanımlamayı hâlâ sürdüren bir psikososyal ortamda nasıl bir “korkular imparatorluğu” inşa edildiğini tartışıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat