İ.Ö. 4. binyıldan itibaren Ön Asya tasvir sanatlarında görmeye başladığımız arslan vücutlu, kanatlı, arslan veya kuş başlı fantastik bir yaratık olan Grifon, aynı coğrafyada karşılıklı etkileşimlerin ve uyarlamaların ağında binlerce yıl mitolojik ve sanatsal gelişimini sürdürdükten sonra İ.Ö. 8. yüzyılda, aynı kültürel ilişkilere bağlı olarak, Hellen sanatına aktarılmıştır. Doğulu özelliklerinin bağlamından kopmadan farklı ve zengin içerikli uygulamalarda yüzlerce yıl daha popülerliğini koruyup kullanılmış; taşa, pişmiş toprağa, madenî eserlere, anlamsal içeriği güçlü ikonografik detaylarla işlenmiş; antik literatürde, şairlerin, coğrafyacıların, filozofların eserlerinde kendisine dair pek çok iz bırakmıştır.
İ.Ö. 4. binyıldan itibaren Ön Asya tasvir sanatlarında görmeye başladığımız arslan vücutlu, kanatlı, arslan veya kuş başlı fantastik bir yaratık olan Grifon, aynı coğrafyada karşılıklı etkileşimlerin ve uyarlamaların ağında binlerce yıl mitolojik ve sanatsal gelişimini sürdürdükten sonra İ.Ö. 8. yüzyılda, aynı kültürel ilişkilere bağlı olarak, Hellen sanatına aktarılmıştır. Doğulu özelliklerinin bağlamından kopmadan farklı ve zengin içerikli uygulamalarda yüzlerce yıl daha popülerliğini koruyup kullanılmış; taşa, pişmiş toprağa, madenî eserlere, anlamsal içeriği güçlü ikonografik detaylarla işlenmiş; antik literatürde, şairlerin, coğrafyacıların, filozofların eserlerinde kendisine dair pek çok iz bırakmıştır.