Umberto Eco bizi uyarıyor: "Demokratik uygarlık ancak görüntünün dili hipnoza davet değil, eleştirel düşünceye yönelik yapılırsa kurtarılacaktır”. (ECO (1977), A Theory of Semiotics) Postmodern demokrasilerimizde görüntü; iletişimin yalnızca bilgi aktarımı işlevini üstlenmiyor, aynı zamanda en geniş anlamıyla kültürün inşasını sağlıyor. İmgenin özünde var olan doğruluk gücü, yalanı daha etkili ve dolayısıyla daha tehlikeli hale getirebiliyor. İkonik içeriklerin sözlü içeriklere üstün geldiği çok algılı bir iletişim sistemi çağında yaşıyoruz. Yapılandırılmış görsel dil; okuruna birleşik bir deneyim sağlayan küresel bilgi işlemeyi teşvik ediyor. Bu dil; ancak birlikte düşünüldüğünde öğelerinin bir anlam ifade ettiği, mozaik bir zincir oluşturan sentetik bir dildir. Akıldan önce duyarlılığı harekete geçirir. Bilişsel mesajları düzenleyen birçok duygusal uyaran sağlar. İmgeden duyguya ve duygudan fikre uzanan çok sesli bir söylem biçimidir.
Her gün, görsel okuryazarlık üzerine yazılmış çok sayıda yeni bilimsel yazıyla karşılaşıyoruz. Görsel okuryazarlık, bireylerin gittikçe artan bir şekilde görsel kültür tarafından yönetilen bir topluma tam olarak katılmalarını sağlar. Ama gerçekten buna hazır mıyız? Görüntü tasarımcıları olarak, kullanıcılarımızı, bu görsel toplumda okuryazar yapmak için okuryazar mıyız? Bu kitap; görsel okuryazarlık için önerilen bazı stratejileri ve bunların tasarım eğitimiyle ilgisini, bir tez çalışması bağlamında gerçekleştirilen programa bağlı, nitel bir araştırma ve uygulama sonuçlarının verileriyle tartışmaktır.
Eğer imgede anlam arayışı görsel düşünmeyle ilgiliyse, o zaman imge aracılığıyla anlamın inşası görsel okuryazarlıkla ilgilidir. Her zaman yeni anlamların inşası ile bitmesi istenilen grafik tasarımı çalışmalarının, kültürel imge-simge okuryazarlığı gerektirdiğini savunan yazar; bu kitabında tasarım profesyonelleri yetiştirmede kullanılabilecek bir uygulama stratejisi öneriyor. - Dr. Handan Tunç