#smrgKİTABEVİ Kurmacanın Retoriği -
Bir hikâye ya da romanı "iyi" kılan genel kural ve niteliklerden bahsedilebilir mi? B
ooth bu tür genellemelerin kurmaca gibi ele avuca sığmaz bir yazın türünü kısıtlayacağı ve kısırlaştıracağı görüşünde.
Sözgelimi çoğu edebiyat eleştirmeninin metinde yazar müdahalesini ve yönlendirmesini kınadığını belirten Booth, bu "kuralı" açıkça ihlal eden pek çok başarılı esere dikkat çekiyor. Dahası, diyor Booth, bir anlatı yazarın yönlendirmesinden ne kadar azade olabilir ki?
Neticede yazarın her seçimi bir nevi yönlendirme değil midir? Ve bu bağlamda, her anlatı bir tür retorik değil midir?
Peki anlatı perdesinin arkasından gölgesini gördüğümüz yazar kimdir?
Her kurmaca eserin bir "gerçek" yani etten kemikten yazarı, bir de "zımni" yani ima edilen yazarı olduğunu söyleyen Booth, bu ikisini birbirine karıştırmaması ve hikâye ya da romanın anlatıcısından ayrı tutması konusunda okuru uyarıyor. Kitapta edebiyat eleştirisi terminolojisine artık yerleşmiş olan bu tür incelikli ayrımların yanı sıra, anlatıda (kasıtlı ya da kasıtsız) muğlaklık, ironi, mesafe gibi konulara ve edebiyat-ahlak ilişkisi gibi meselelere de yer veriliyor.
İşin en güzel yanı, Booth kurmacaya ilişkin bu kapsamlı incelemesini soyut kavramlarla değil, Homeros'tan Boccaccio ve Shakespeare'e, Laurence Sterne'den Jane Austen ve Henry James'e, Proust'tan Joyce ve Beckett'a pek çok yazarın eserlerinden örneklerle sunarak okuru keyifli ve ilginç bir edebiyat yolculuğuna çıkarıyor.
Bir hikâye ya da romanı "iyi" kılan genel kural ve niteliklerden bahsedilebilir mi? B
ooth bu tür genellemelerin kurmaca gibi ele avuca sığmaz bir yazın türünü kısıtlayacağı ve kısırlaştıracağı görüşünde.
Sözgelimi çoğu edebiyat eleştirmeninin metinde yazar müdahalesini ve yönlendirmesini kınadığını belirten Booth, bu "kuralı" açıkça ihlal eden pek çok başarılı esere dikkat çekiyor. Dahası, diyor Booth, bir anlatı yazarın yönlendirmesinden ne kadar azade olabilir ki?
Neticede yazarın her seçimi bir nevi yönlendirme değil midir? Ve bu bağlamda, her anlatı bir tür retorik değil midir?
Peki anlatı perdesinin arkasından gölgesini gördüğümüz yazar kimdir?
Her kurmaca eserin bir "gerçek" yani etten kemikten yazarı, bir de "zımni" yani ima edilen yazarı olduğunu söyleyen Booth, bu ikisini birbirine karıştırmaması ve hikâye ya da romanın anlatıcısından ayrı tutması konusunda okuru uyarıyor. Kitapta edebiyat eleştirisi terminolojisine artık yerleşmiş olan bu tür incelikli ayrımların yanı sıra, anlatıda (kasıtlı ya da kasıtsız) muğlaklık, ironi, mesafe gibi konulara ve edebiyat-ahlak ilişkisi gibi meselelere de yer veriliyor.
İşin en güzel yanı, Booth kurmacaya ilişkin bu kapsamlı incelemesini soyut kavramlarla değil, Homeros'tan Boccaccio ve Shakespeare'e, Laurence Sterne'den Jane Austen ve Henry James'e, Proust'tan Joyce ve Beckett'a pek çok yazarın eserlerinden örneklerle sunarak okuru keyifli ve ilginç bir edebiyat yolculuğuna çıkarıyor.