O halde Kurt Cobain kimdi? O bir çeşit Muselmann'dı; eğer kamptan kurtulsaydı, büyüyüp bir punk rock müzisyeni olacak küçük Hurbinek'ti. Bu yalnızca bir latife değildir: Kurt Cobain'in neden bazen kendisine “Kürt” dediğinden başlayarak çok şey anlatır. O kendini açık bir şekilde Kürtlere, 1980–1988 tarihleri arasındaki İran-Irak Savaşı'nda her bir taraftan saldırıya uğrayan ve terk edilen vatansız insanlara benzetiyordu. Kürtlerin kaderi yirmi yıl sonra bile acil bir mesele olarak kalmıştır (Ben bu satırları yazarken Türk Ordusu Irak'a, “bağımsız” bir devletin topraklarına girdi ve Kürt “militanları” ve “teröristleri” dilediği gibi katlediyor.)
Kürtlerin Bosnalılar, Çingeneler, Ermeniler, Filistinliler, Basklar ve Diaspora Yahudileriyle benzer bir şekilde bağdaştırılmasında haklılık payı vardır. Bunların hepsi de –bir halkı olmayan Kuveyt Devleti dışında- bir insanının kaderinin ancak bir devlet kimliği olabileceğini ve insan kavramının ancak vatandaşlık kavramı dahilinde yeniden bir sisteme bağlandığı takdirde anlam ifade edebileceğini açıklığa kavuşturmak için, herhangi bir ceza alınmaksızın baskı görüp imha edilebilirdi. (Agamben, Means Without End) Burada korkunç bir ironi vardır: bu hırsızlar Kurt Cobain'in “devlet kimliğini” (sosyal güvenlik numarasını) saptırarak onun mülkünün üzerine konmayı becermişlerdir.