Eserde; İslamlıktan sonraki süreç esas alınarak gerek yönetim, gerek düşünce ve bilim, gerekse sanat ve edebiyat alanında ünlenmiş olup belirlenebilen Kürt ve Kürdistanlı ünlüler, tarihin tozlu raflarından çekilerek günyüzüne çıkarılıyor. Eserin en büyük eksikliği, 1940'lı yıllarda yayımlanmış olmasına rağmen, özellikle Cumhuriyet dönemi Kürt ünlülerine yer verilmemesidir.
Zamanında iki cilt olarak yayımlanan eseri, biz tek ciltte toplamayı uygun bulduk. Eserde; yöneticilerle diğer ünlülerin yanısıra Ünlü Kadınlar'a da özel bir bölüm ayrılıyor. Bu ise, esere ayrı bir önem kazandırıyor. Mehmet Çağlayan, "Şark Uleması" adlı kitabında, bu eserden önemli ölçüde yararlanır (İst. 1996).
Eserin çeşitli bölümleri üç kişi tarafından Arapça basımından çevrildi. Çeviride görülen kimi anlatım bozukluklarının ve şiir çevirilerinin redaksiyonla düzeltilmeye çalışılmasına rağmen yine de kimi kusurlar bulunabilecektir. Yazılışı 60 yıla, çeviri geçmişi neredeyse 15 yıla ulaşan ve çeşitli nedenlerle bugüne kadar okurlara ulaştırılmayan eserin; Latin alfabesiyle ve Türkçe olarak Türkiye'de de yayın dünyasına girmesinin artık ertelenemez bir görev olduğuna inanıyoruz. (Önsözden)
Eserde; İslamlıktan sonraki süreç esas alınarak gerek yönetim, gerek düşünce ve bilim, gerekse sanat ve edebiyat alanında ünlenmiş olup belirlenebilen Kürt ve Kürdistanlı ünlüler, tarihin tozlu raflarından çekilerek günyüzüne çıkarılıyor. Eserin en büyük eksikliği, 1940'lı yıllarda yayımlanmış olmasına rağmen, özellikle Cumhuriyet dönemi Kürt ünlülerine yer verilmemesidir.
Zamanında iki cilt olarak yayımlanan eseri, biz tek ciltte toplamayı uygun bulduk. Eserde; yöneticilerle diğer ünlülerin yanısıra Ünlü Kadınlar'a da özel bir bölüm ayrılıyor. Bu ise, esere ayrı bir önem kazandırıyor. Mehmet Çağlayan, "Şark Uleması" adlı kitabında, bu eserden önemli ölçüde yararlanır (İst. 1996).
Eserin çeşitli bölümleri üç kişi tarafından Arapça basımından çevrildi. Çeviride görülen kimi anlatım bozukluklarının ve şiir çevirilerinin redaksiyonla düzeltilmeye çalışılmasına rağmen yine de kimi kusurlar bulunabilecektir. Yazılışı 60 yıla, çeviri geçmişi neredeyse 15 yıla ulaşan ve çeşitli nedenlerle bugüne kadar okurlara ulaştırılmayan eserin; Latin alfabesiyle ve Türkçe olarak Türkiye'de de yayın dünyasına girmesinin artık ertelenemez bir görev olduğuna inanıyoruz. (Önsözden)